Psikopos konuşmasının sonunda Huxley'e döndü ve maymun soyu konusuna özel bir tercihi olup olmadığını, varsa hangi taraf olduğunu; büyükbabasının maymun, büyükannesinin de insan olmasını mı yoksa büyükbabasının insan, büyükannesisin de maymun olmasını mu tercih edeceğini sordu.
Bu tarz bir kişisel saldırı son derece yakışıksız kabul edilirdi. Huxley daha sonra, cevaben O zaman, dedim, bana büyükbaba olarak sefil bir maymunu mu yoksa doğuştan son derece kabiliyetli, büyük imkanlara ve nüfuza sahip ancak bu kabiliyetlerini ve nüfuzunu sırf ciddi bir bilimsel tartışmayla alay etmek amacıyla kullanan bir adamı mı tercih edeceğim sorulursa, maymunu tercih ettiğimi tereddütsüz bir şekilde söyleyebilirim demiştir.
Her şey hakkında bir şeyler ve bir şey hakkında her şeyi öğrenmeye çalışın.
Vahşiler, avlarının izini sürerken, her zaman, başka konulara uygulamaları durumunda usta birer bilim adamı olarak itibar kazanmalarını garanti altına alacak kadar titiz gözlemler ile çıkarımsal ve tümevarımsal uslamlamalar yaparlar... İyi bir avcının veya savaşçının sarf ettiği entelektüel çaba, sıradan bir İngiliz'in sarf ettiği çabayı kat kat aşar.
Tanıklara kendi çıkarları, tutkuları, önyargıları veya olağandışı olaylara duydukları ilgiyle yakından ilişkili olmayan tüm konularda güvenebilirsiniz. Ancak bu etkenler işin içine girdiğinde, tanıklık ettikleri konuların yanlış olma ihtimali ile bunların doğru olduğunu destekleyen kanıtların en azından eşit olması gerekir.
Bilinende sınır vardır,bilinmeyende sınır yoktur.İnsan aklı anlaşılmazlığın engin okyanusunda barınacak bir ada sağlar.Her kuşağa düşen görev,bu okyanustaki adaya biraz daha toprak katarak büyütmektir.
1857'de hazır bir cevabım yoktu ve kimsenin sahip olduğunu da sanmıyordum. Bir yıl sonra, böyle bir araştırmada aklımız karıştığı için kendimizi aptallıkla suçladık. Kendimi '[Türlerin] Kökeni'nin ana fikrine yoğunlaştırdıktan sonraki düşüncem şu olmuştu: 'Bunu daha önce düşünmemiş olmak ne kadar aptalca!'