Bilginin rölativiteden söz ettiğini görünce filozof, rölativizme geçiyor ve her şey görelidir gibi bir iddiayı ortaya atıyor. Başka deyimle, rölativite onun elinde Rölativizm oluyor. Bunun gibi, bilginin beliti (aksiyom), filozofta -günlük anlamda- pekin, sarsılmaz bilgi ya da aksine yapıntı oluyor. Varsayım (hipotez) ise, gene günlük anlamda bir faraziye (supposition) haline giriyor. Tabiîdir ki, böyle olunca ortaya atılan felsefenin, o felsereye vesile olan bilim ile gerçek bir ilgisi kalmaz ve o bilim üzerine toplu ve tutarlı bir bilgi vereceği yerde, onun bozuk bir imajını verir.
Bilim sistemli, çetin çalışmalarla, uzun bir sabır ve katlanı sonunda kurulabilir. Bilim bu bakımdan insana çok kere sıkıcı gelir. Oysa bilim felsefesi, şöyle üstünkörü olmak koşuluyla, tembel bir kafa tarafından da kavranabilir ve tembel kafa, bir kere onu şöyle bir kavradıktan sonra, daha ötesine gitmez ve büyük hakikatlere eriştiğini sanarak defne dalları üzerinde zafer uykusuna yatar; hatta o kadarla da kalmaz, bilime saldırmaya koyulur.