İlerde halkımızın, bunca ibret verici tecrübeden sonra gerçek dindarlarla din tüccar ve aktörlerini birbirlerinden ayırdedeceğini ümit ederim.
Zafer başlı başına bir amaç değildir. Zafer, kendisinden daha büyük bir amacı elde etmeye yaramalı, yeni bir alem doğmalı. Yoksa boşa gitmiş bir gayret olur
R. Eşref bu cümlenin anlamını idrak etti . Batının önünde uşakça duran, işbirlikçi, dalkavuk, kişiliksiz yöneticiler, askerler, diplomatlar, siyasetçiler, din adamları, istiklal düşüncesinden yoksun aydınlar, para için düşmana hizmet edenler, son iki yüzyıllın yorgun, yenik Odmanlı aleminin ürünüydüler. Bu insanları üreten, yetiştiren düzen sürüp gidecekse zafer gerçekten boşa gitmiş olur.
Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.
Ne mutlu Türküm diyene!
Egemenlik verilmez, alınır.
Çalışmadan, yorulmadan ve üretmekten, rahat yaşamak isteyen toplumlar; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini daha sonra da istiklal ve istikbalini kaybetmeye mahkumdurlar.
Osmanlılar, yapacakları askerî harekâtın kapsamıyla orantılı şekilde dikkatli ve hazırlıklı davranmadıkları için, daha çok duygu ve hırslarının etkisi altında hareket ettiklerinden Viyana'ya kadar gittikleri halde, geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Ondan sonra, Budapeşte'de de duramadılar, geri çekildiler; Belgrat'ta da yenilip geri çekilmek zorunda bırakıldılar. Balkanlar'ı bıraktılar. Rumeli'den çıkarıldılar. Bize, içinde henüz düşman bulunan bu vatanı miras bıraktılar. Bu son vatan parçasını kurtarırken olsun, hırslarımızdan, duygularımızdan vazgeçerek dikkatli davranalım.