Newton'a göre zaman, bir ok gibiydi. Bir kez fırlatılınca, yolundan asla şaşmadan düz bir çizgi üzerinde ilerlerdi. Dünya üzerindeki bir saniye, dış uzaydaki bir saniyeye eşitti. Zaman mutlaktı ve evrenin her tarafında aynı şekilde ilerlerdi. Olaylar, evrenin her yanında eşzamanlı olarak meydana gelebilirdi. Buna karşın Einstein, Dünya üzerindeki bir saniyenin Ay üzerindeki bir saniyeye eşit olmadığı göreli zaman kavramını ortaya attı. Zaman, gezegenlerin ve yıldızların arasından dalana dalana akıp giden, civardaki gök cisimlerinin yanından geçerken yavaşlayan bir nehir gibiydi.
Moore yasası, basitçe, bilgisayar gücünün her on sekiz ayda ikiye katlandığını söyler.
Herkes kendi zihnindeki dünyanın sınırları içinde yer alır.
Arthur Schopenhauer
Ayrıca güzel sanatların ortaya çıkışı yalnızca zevk amaçlı değildi; çoğu bilgiyi sembolik olarak işleyen beynimizin gelişmesi için çok önemli bir rol oynamıştı.
2100 yılında, mitolojilerin tanrıları gibi, cisimleri zihinlerimizin gücüyle yönetebileceğiz.
Hiçbir karamsar, yıldızların sırlarını keşfetmedi ya da meçhul topraklara hiç yelken açmadı ya da insan ruhu için yeni bir cennet [kapısı] açmadı.
Helen Keller
Tarih, tekrar tekrar bize söylendiği gibi, iyimserler tarafından yazılır, karamsarlar tarafından değil.