Devrim-öncesi edebiyatın temel ve başlıca konusu, hayatın içinde sıkışmış kalmış, kendini toplum için bir fazlalık gibi hisseden insanın tragedyasıydı; bu insan, ya toplumda kendine rahat edebileceği bir yer arar, bulamaz ve bulamadığı için acı çeker, ölür; ya da ona düşman olan bir toplumla uzlaşmak zorunda kalır, kendini içkiye verir ve sonunda intihar eder.
İNSANLARIN RUHUNU ÖLDÜRÜYORLAR ANNE.
İşte asıl cinayet bu... Utanılacak bir cinayet... Bir takım silahlar çıkartıyorlar, insanları öldürüyorlar ve bunu yapanlara devlet diyorlar.
Evlerine, sosyal statülerine ve paralarına hiçbir zarar gelmesin diye garip insanları harcıyorlar. Anlıyorsun beni değil mi anne? Halkın ruhunu kurutuyorlar ve hiç bir şey anlamaz hale getiriyorlar.
-Bu yaptıklarınız için kim ödüllendirecek sizi?
-Biz ödüllendirildik bile. Bize yeten yaşamı bulduk biz, ruhumuzun olanca gücüyle yaşıyoruz, başka ne isteyebiliriz?