İnsan bilinçaltının derinliklerinde, anlamlı ve mantığa uygun bir evrene duyulan yaygın inanç yatar. Ama gerçek evren mantığın hep bir adım ötesindedir.
Kanunlar ve görevler din çatısı altında birleştiğinde, insan asla tamamen bilinçli olamaz; asla kendinin tamamen bilincine varamaz. Asla tam bir birey olamaz.
Din (yani çocukların büyükleri taklit etmesi) geçmiş mitolojileri içine alır: Zanlar, evrendeki güven hissi için gizli varsayımlar, şahsi güç arayışı içinde yapılan beyanlar, hepsi aydınlanma parçacıklarıyla karışmıştır. Ve hep söylenmemiş bir emir vardır. Sorgulamayacaksın! İnsanın hayal gücünü en derin yaratıcılığına ulaştırarak bu emri her gün çiğneriz - Bene Gesserit Amentüsü
'Fremenler uygar, eğitimli ve cahildir' dedi Scytale. 'Çılgın değildir. İnansınlar diye eğitilirler, bilsinler diye değil. İnanç yönlendirilebilir. Yalnızca bilgi tehlikelidir'
Paul'e bir Bene Gesserit meseli aktarmıştı:
Din ve politika aynı arabaya bindiğinde, arabayı sürenler yollarında hiçbir şeyin duramayacağına inanırlar. Paldır küldür gitmeye başlarlar... gittikçe hızlanırlar, hızlanırlar, hızlanırlar. Karşılarına engeller çıkabileceği düşüncesini akıllarına bile getirmezler ve gözü kapalı koşturan bir adamın çok geç oluncaya dek uçurumu göremeyeceğini unuturlar.
Çoğu medeniyet korku üzerine kuruludur. Korkaklığı öğreterek medenileştirmek o kadar kolaydır ki… Cesareti getirecek standartları seyreltirsiniz. İradeyi kısıtlarsınız. İştahları düzenlersiniz. Ufuklara çitler çekersiniz. Her hareket için bir yasa yaparsınız. Kaosun varlığını reddedersiniz. Çocuklara bile yavaş nefes almayı öğretirsiniz. Evcilleştirirsiniz.
Mutlak güç mutlaka yozlaştırmaz, yozlaşmaya yatkın kişileri kendine çeker.