Güç kronik korkuyla evlendiğinde korkunç bir hal alır.
Kutsal bir davaya inanç, kayda değer bir dereceye kadar, vaktiyle kendimize duyup da kaybettiğimiz inancın bir ikamesidir.
İnsanları isyana teşvik eden şey bilfiil çekilen sıkıntılar değil, daha iyi şeylerin tadını almış olmalarıdır.
Bir kitle hareketi başlangıçta, geçmişe karşı şimdiki zamanı savunurmuş gibi görünür. Yerleşmiş kurumları ve ayrıcalıkları, bunak ve kepaze bir geçmişin bakir bir şimdiki zamana tecavüzü olarak görür. Fakat şimdiki zamanı, boğazına sarılmış olan bu geçmişin ellerinden kurtarmak için tam bir birliğe ve sınırsız fedakârlığa ihtiyaç vardır. Bu da şimdiyi kurtarmak amacıyla geçmişle savaşmaya çağrılan kişilerin, şimdinin nimetlerinden yararlanma veya onları miras alma imkânlarını şevkle feda etmeye hazır olması gerektiği anlamına gelir. Bu önermedeki abeslik barizdir. Dolayısıyla, hareket bir defa hız kazandıktan sonra vurgunun başka noktaya kaydırılması kaçınılmaz olur. Şimdiki zaman (yani ilk hedef) sahneden atılır ve onun yerine gelecek nesiller, yani gelecek sahneye konur. Bu kadarla da kalınmaz ve şimdiki zaman, temiz bir şey değilmiş ve tiksinilen geçmişe bulaşıp kirlenmiş bir şeymiş gibi ıskartaya çıkarılır. Böylece savaş çizgisi, olmuş ve olmakta olanlar ile henüz olmamış olanlar arasına kaydırılır.
İnsanlığın tümünü sevmek, komşumuzu sevebilmekten daha kolay gözükmektedir.