Ah, o zaman Süreyya bu kadının kalbinde nasıl bir volkan olduğunu bilse, gelip gözlerine baksa, ‘Yine gidiyor musun?’ diyen dudakların nasıl ‘Gitme, ölüyorum,’ diye ağlamak ihtiyacıyla titrediğini fark etseydi… Fakat hayır, o bu gözlerdeki endişeye, bu dudakları kurutan yalvarış ateşine ilgisiz, sadece kendi fikriyle meşguldü.
Özgürlüğe öyle düşkünüm ki, koca Hindistan’ın bir köşesini bana yasak etseler dünyanın tadı kaçar neredeyse. Hiçbir yerde saklı, eli kolu bağlı yaşamak da istemem, orada pineklemektense alır başımı havası, toprağı bana açık bir yere giderim. Hey Tanrım! Çekilir şey midir memleketinin bir bucağına çivilenip kalmak? Niceleri, kanunlarımıza aykırılık ettiler diye şehirlere, meydanlara, herkesin gidip geldiği yollara uğrayamadan yaşayabiliyorlar. Benim hizmet ettiğim kanunlar küçük parmağımı bile köle etmeye kalksalar, nereye olsa gider başka kanunlar arardım.
Sokrates der ki: “Tanrılardan biri hazla elemi birleştirip karıştırmak istemiş, bunu başaramayınca, bari şunları kuyruklarından birbirine bağlayalım, demiştir.”
Metrodorus, kederin bir çeşit zevkle karışık olduğunu söylermiş, bilmem o da aynı şeyi mi söylemek istiyordu; fakat bana öyle geliyor ki insan kendini hüzne bile bile, isteye isteye, seve seve bırakır. İnsan mahsus da kederli görünebilir; onu demek istemiyorum. Üzgün zamanımızda bile gülümseyen, hoşumuza giden, ince ve tatlı bir şeyler duyar gibi oluruz. Acaba bazı ruhlar için hüzün bir zevk, bir gıda değil midir?
Est quaedam flere voluptas. Ağlamak da bir zevktir. Ovidius
“Artık sen varsın. Şu andan itibaren sona bakmak, yemeğini pişirmek, sana işkence etmek, seni kandırmak ve sevmek -bütün bunlar görevim benim. Şimdiden sonra artık istediğim gibi bir kadın olmaktan yakınarak geçirebilirim zamanımı. Artık ben kadın değilim diye korkmama da gerek yok.” Gülerek yüzüme baktı. “Oh, çok başka şeyler de yapacağımdan emin olabilirsin” diye bağırdı. “Zeki olmaktan vazgeçecek değilim. Okuyacağım, yorumlayacağım, tartışacağım, düşüneceğim -ve tabii özellikle de senin düşündüklerini düşünmemeye dikkat edeceğim- ve sen ortaya çıkacak tüm bu karmaşanın içinde, senin düşündüklerini düşünemediğimi görüp, benim her şeye rağmen sınırlı bir kadın zekasına sahip olduğumu saptamaktan mutlu olacaksın. Ve Tanrı isterse, beni her gün biraz daha fazla seversin ve çok mutlu oluruz.”
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.