İnsanların COVID-19 Kurallarına Uymalarında Aile ve Arkadaşların Rolü Nedir?
COVID-19 vaka ve ölümlerinin artmakta olduğu, aşılanmanın sokağa çıkma yasaklarını ortadan kaldıracak en önemli çıkar yol olarak belirdiği bu günlerde, daha çok insanın kurallara uymasını sağlamak gitgide daha büyük aciliyet kazanmakta.
Pandeminin başından beri, gerek insanları kurallara uymaya teşvik eden kampanyalar gerekse liderlerin mesajları, toplumu, virüs tehdidinin ciddiyetine ikna etmeye çalışıyor. Ancak insan davranışı üzerine yapılmış onlarca yıllık araştırmaya göre, belirsizliğin ve korkunun yüksek olduğu bu gibi zamanlarda insanlar, hareketlerini etraflarındaki kişilere uyum sağlayacak şekilde düzenlerler. Sosyal norm çalışmaları, sosyal bir doğaya sahip olmaları nedeniyle, insanların, yeni kurallar geldiğinde onları ancak ve ancak etrafındakiler uygularsa uyguladıklarını göstermektedir. Bu ise, kimsenin başı çekmeye gönüllü olmadığı durumlarda sıkıntılı bir kısır döngüye yol açmaktadır.
Bazı ülkelerin liderleri, küresel salgın süresince, insan davranışını yönlendiren sosyal ilkeleri görmezden geldiler. Kuzey yarım küredeki ülkelerin uyguladığı pek çok kampanyada, adeta bir propaganda yapılıyormuşçasına bireyler hedef alındı: “SENİN doğru hareket etmeni istiyoruz!”. Diğer ülkeler ise daha farklı bir yol izledi. Örneğin Singapur, Çin ve Güney Kore, toplumu tek bir vücut halinde hareket ettirmeye odaklandı. Sosyal bağlılığa vurgu yapan bu tür stratejiler, genel anlamda Batı kültürüne sahip Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkelerde de benimsendi.
Bu gibi ülkeler arası farkları gözlemlememiz üzerine, bir grup araştırmacı olarak global ölçekli bir araştırma yürüttük. Çalışmamızda, mevcut kriz ortamında neyin insanları en etkin şekilde bir araya getirdiğini araştırdık. İnternet üzerinden yaptığımız anket çalışmasına, 2020 Nisan-Temmuz ayları arasında 110 ülkeden 6500’ü aşkın kişi katıldı. İnsanlara, kendilerinin, arkadaşlarının ve ülkelerindeki vatandaşların Covid-19 yönergelerine ne derecede uyduklarını ve bu yönergeleri ne kadar onayladıklarını sorduk. Bu soruyu sorarken arkadaşların veya diğer vatandaşların gerçek davranışlarıyla değil, katılımcılarımızın onların hareketleriyle ilgili ne düşündüğüyle ilgileniyorduk. Bu önemli bir nokta, çünkü insanların kuralları kabul etme eğilimleri, başkalarının da o kurallara uyduklarına dair büyük beklentiler geliştirdikleri ölçüde artar.
Bulgularımız, pek çok hükümetin bireyci varsayımlarının aksi bir resim ortaya çıkarttı: Covid-19 kurallarını en çok uygulayanlar, bu kuralları en doğru bulanlar veya hastalığın kötü etkilerine maruz kalma riski en yüksek olanlar değildi. Kuralları aksatmadan uygulayanlar, yakın aile ve arkadaş çevresi kurallara en çok uyan kişilerdi. Bunun yanı sıra, hastalığa maruz kalma riski yüksek olanlar içinde de sosyal çevresi daha geniş olanlar, Covid-19 kurallarına daha çok uyum gösterdiler. Bu bulguların yaş, cinsiyet, ülke ve yerel kısıtlamaların sıkılığından bağımsız olarak geçerliliği koruduğunu gördük.
Ülkenin Rolü
Peki ya diğer vatandaşlar? Yaptığımız analizler, ülkedeki diğer vatandaşların kurallara uyup uymadığının, ülkesine çok güçlü bir bağla bağlanmış olan kişiler için büyük önem taşıdığını gösterdi. Bu insanlar için ülkelerinin rolünün, ailelerinkine benzer bir role sahip olduğunu gördük.
Bu bulgu, kişilerin ülkelerine dair olan hislerinin salgına yaklaşımlarını nasıl da can alıcı bir şekilde etkileyebileceğinin altını çiziyor. Eğer ülkenin önde gelenleri yasakları delerlerse, ülkesine sıkı sıkıya bağlı olan kişiler için bu, bir aile üyesinin kurallara aykırı davrandığını görmeye eşdeğer bir etki yapabilir. Bu da kişilerin güven duygusunun yitimine ve onların da kurallara aykırı davranmalarına sebep olabilir. İngiltere’de hükümet danışmanı Dominic Cummings’in karantina yasağını delmesinin ardından yapılan çalışmalarda bu olguya “Cummings etkisi” adı verilmiştir.
Gerek küresel salgın gerekse bizim araştırmamızın sonuçları çok net bir mesaj içeriyor: insanlar sosyal varlıklardır, fakat herkesle aynı oranda sosyalleşmezler. Davranışlarımızı etkileyen bağlar, bizi ailemize, arkadaşlarımıza ve millet gibi daha soyut varlıklara bağlayan bağlardır.
Neyi Değiştirebiliriz?
İleriye baktığımızda, insanların Covid-19 kısıtlamalarına uymalarını sağlamak için toplumsal mesajlarda ciddi değişikliklere gidilmesi gerektiği görülüyor. Bizim tavsiyemiz, hükümetlerin bireysel sorumluluk veya hastalığa maruz kalma riski üzerinden gitmek yerine toplumun yararı için ahenk içinde hareket etmek gibi ortak değerlere vurgu yapmaları.
Arkadaşlar ve aile herkes için önemli olduğuna göre, birtakım pratik adımlar da sunulabilir: Örneğin, telefonlarımızdaki egzersiz uygulamalarına benzer şekilde, sosyal uygulamalara getirilecek basit işaretler aracılığıyla insanlar, aşılandıklarını yakın arkadaşlarına duyurabilirler. Sosyal medyada kuralları ihlal edenlere öfke püskürtmek yerine olumlu, teşvik edici örneklerin kullanılması, insanları bir araya getirmede ve kurallara uyumu arttırmada daha etkili bir yöntem olacaktır.
Bu virüsle savaşımızda aşikâr olan şudur: Karşılaşılan zorluk sosyal mesafeyi korumak olduğunda bile çözüm, sosyal yakınlıkta bulunacaktır. İnsanlığın karşı karşıya olduğu zorluklar, yakın çevremizle kurduğumuz bağların gücü sayesinde çözülecektir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Not: Bu yazıya katkı sağlayan Martha Newson ve Ophelia Deroy'a teşekkür ederiz.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 9
- 3
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 23/11/2024 12:27:20 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/10076
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.