İnsanlar Solucanlardan Daha Az Gene Sahip Olabilir!

İnsanlardaki genlerin ne kadarı protein kodlamaktadır? Önceden düşünülenden çok daha az!

1960'lı yıllarda bilim insanları, insanların 2 milyon kadar geni olabileceğini düşünüyorlardı. Bilindiği gibi genler, protein kodlayan DNA birimleridir. Ancak o zamanlardan bu yana, tahmini gen sayısı giderek azalmaktadır. Son 6-7 yıldır geniş olarak kabul edilen gen sayımız ise 20.000-22.000 arasındadır. Ancak yapılan yeni bir araştırma, bu sayıyı 19.000'e kadar çekiyor: yuvarlak solucanlardan bile daha az bir gen sayısına!

İnsan Genom Projesi'nin başladığı 1990'ların sonunda , Physics arXiv isimli bilim blogu, insanlarda bulunan protein kodlayan gen sayısının 100.000 olduğunu ve giderek düşmekte olduğunu belirtmekteydi. Blog, şu şekilde bildiriyor:

2001 yılında, insan genomunun ilk dizilemesi bu sayıyı ciddi anlamda düşürmüştür. Uluslararası İnsan Genom Dizileme Konsorsiyum'u, sayıyı 30.000 olarak belirtmektedir. Bu birliğe rakip olan Craig Venter'ın önderliğindeki bilim ekibi ise bu sayıyı 26.000 olarak tahmin etmektedir. 2004 senesinde, insan genomunun taslağı bile bu sayıyı 24.500'e kadar çekmiştir. 2007 yılında yapılan daha kapsamlı bir analiz ise bu sayının 20.500'e inmesine neden olmuştur. Sayılar o günden bugüne bilim camiasında hep bu civarlarda kabul edilmiştir. Ta ki şimdiye kadar...

Araştırmacılar, Molecular Biology and Evolution dergisinde yayımladıkları yeni bir araştırmada, yeni bir tahminde bulunmaktalar. Araştırmalarında, insanlarda bulunup diğer hayvanlarda bulunmayan ve aynı zamanda protein kodlayabilecek bir yapıya sahip olmadığı düşünülen genleri de filtreleyen ekip, insan genomundaki gen sayısının 19.000 civarında olduğunu belirtmektedir.

Tabii ki, yapılan birçok araştırma daha karmaşık organizmaların daha fazla sayıda gene ihtiyacı olmadığını göstermiştir. Medium tarafından yapılan bir araştırma, su pirelerinin 31.000 geni olduğunu göstermektedir. Bu sayı, bilinen tüm hayvanlardaki en çok gen sayısıdır. Bilinen tüm canlılar arasındaki en büyük genom ise Japonya'ya özgü bir bitki olan Paris japonica türüne aittir.

Tüm bunlar, bir soruyu doğurmaktadır: insan genomu, böylesine karmaşık bir yapıyı nasıl yaratmaktadır? Örneğin beyin gibi bir yapıyı... Hiç kimse cevabı tam olarak bilmiyor, ancak bu cevap, çok değerli olacaktır. Genomumuzun çok büyük bir kısmını oluşturan, DNA'nın kodlamaya yaramayan kısımları giderek daha da iyi anlaşıldıkça, cevaba da daha fazla yaklaşacağımızı düşünüyoruz.