Paylaşım Yap
Tüm Reklamları Kapat
Tüm Reklamları Kapat

Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!

Neden Bir Şeyleri Yapmayı Erteliyoruz ve Bu Sorunu Nasıl Çözebiliriz?

Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!
7 dakika
22,712
Tüm Reklamları Kapat

Neden bir makale yazmayı, sınav için çalışmayı ve hatta mutfaktaki bulaşık yığınını temizlemeyi erteleriz? Sonuçta bizler rasyonel, yani mantıklı canlılar olmalıyız. Biliyoruz ki bir sınava son gün çalışırsak muhtemelen pek iyi bir sonuç alamayacağız. Biliyoruz ki bulaşıkları daha geç yıkarsak, lekeleri çıkarmak bir o kadar zor olacak ve oda leş gibi kokacak. Hatta bu işleri ertelediğimizde pişmanlık ve telaş da hissederiz ama buna rağmen yapmaya devam ederiz!

Neden Erteliyoruz?

Bazıları insanların evrimsel olarak ertelemeye programlandığını düşünüyorlar. Çünkü daha kısa vadede elde edeceğimiz ödülleri, daha geç sürede alınacak olanlara tercih etmeye meyilliyiz. Bu mantıklı; çünkü vahşi doğadaki atalarımız genellikle 20-30 yaşlarından öteye kadar yaşayamıyorlardı. Dolayısıyla emeklilik planları yaptıklarını söylemek zor.

Tüm Reklamları Kapat

Yine de insanlarda görülen erteleme davranışı gerçekten çok ilginç; dolayısıyla birçok davranış teorisi bunu izah etmeye çalışıyor. Örneğin genç erkekleri kalp krizinin risklerine karşı eğitmeye çalıştığınızda sizi pek dinlemezler. Ancak 60’lı yaşlarında olup, belki de kalp krizi deneyimi yaşamış olan erkekler yapmaları gerekenleri çok daha yakından dinlerler. Halbuki gençken kalbiniz için yaptıklarınız, gelecekteki kalp krizi riskinizi doğrudan etkileyecektir!

Peki her erteleme olumsuz sonuçlar mı doğurur? Pek sayılmaz. Her ne kadar işin dilbilimsel tarafı tartışmalı olsa da, bazı insanlar “kastî” veya “aktif” erteleyicilerdir. Bu kişiler, bir makalenin teslim edilmesi gereken son gün içinde olmak gibi elde kalan sürenin kısıtlı olduğu zamanlarda daha da başarılı olabilen cesuryüreklerdir. Ancak burada anahtar kalıp, daha da başarılı olabilmektir. Yani bu kişiler süre dolmadan projeyi teslim edebilirler ve en üst düzey notları da alabilirler.

Tüm Reklamları Kapat

Ama herkes böyle değildir. İnsanlar, ertelemekten şikayetçi olmak yerine, içinde bulundukları durumlardan şikayetçi olmaya eğilimlidirler. Şunu diyen birini mutlaka duymuşsunuzdur: “Düşük bir not aldım çünkü çalışmaya yeterince vaktim yoktu.” Ama bu, yeterince tatmin edici bir bahane değildir; dolayısıyla birçok erteleyicide “yükseltici duygusal tepki” denen bir yaklaşım görülür.

Bunun ne olduğunu bir örnek verince anlayacaksınız: “Sınavdan 63 almışım. Eh, daha da kötü olabilirdi, ya 40 alsaydım?” Bunu diyen en az bir kişi tanıyorsunuz, öyle değil mi? Birçok insan kendini eleştirmek yerine, işin iyi tarafına odaklanmaya meyillidir. Bu nedenle başarısızlıklarının üzerini örtmeye çalışırlar. Halbuki doğrudan soruna odaklanarak, şunu diyebilmeliler: “Eğer işleri ertelemeseydim, muhtemelen daha yüksek bir not alabilirdim.” Araştırmacılar buna gerçekliğe zıt düşmek diyorlar.

Erteleme Problemini Nasıl Çözeriz?

Peki ya o şanslı erteleyicilerden biri değilseniz? Veya şanslıysanız ama mesela yoğun çalışma maratonları sırasında telaşa kapılıp, gerçekte yapabileceğinizden azını yapabiliyorsanız? Ne yapacaksınız? Eh, en bariz çözüm, bu erteleme fikriylemücadele edip, işinize odaklanmak. Yani o Playstation’ı kapatıp marş marş ders başına! Ancak tabii bunu söylemek her zaman işe yaramıyor; söylendiği kadar kolay değil. Bu yüzden, uzun süredir erteleme üzerine araştırma yapan Carleton Üniversitesi psikologu Dr. Tim Pychyl’e kulak verelim:

Evrim Ağacı'ndan Mesaj

Ertelemenin Arka Yüzündeki Duyguları İyi Tanıyın!

Önerilerinden en önemlisi, bu tip durumlarda duygularımızın rolünü anlamak ile ilgili. Genellikle hemen, şu anda mutlu olmayı tercih ediyoruz. Bu nedenle gözümüzde büyüyen işleri erteliyoruz; çünkü bunlar yapıları gereği “negatif duygular” yaratıyor. Eğer bu duyguları daha iyi anlarsanız, bunları kullanarak kendinizi motive edebilirsiniz.

Çünkü bir işi bitirdiğinizde, örneğin bir resmi tamamladığınızda, bir makaleyi yazdığınızda, bir PowerPoint sunumunu bitirdiğinizde, bir bilgisayar programını çalıştırmayı başardığınızda hissettiğiniz “başarma hissinin” verdiği pozitif duyguları çok iyi bilirsiniz. Bu tip başarılardan sonra kendimizi, diğer işleri erteleyerek ödüllendirmeye çalışırız. Kimi zaman saatlerce, günlerce, haftalarca... İşte buna erteleme deniyor. Bunun yerine, eğer bir işi bitirdiğimizde duyduğumuz pozitif işleri, bitirmemiz gereken diğer işleri alt etmek için motivasyon olarak kullanırsak, çok daha iyi sonuçlar elde edebiliriz.

Basitçe, bir dahaki sefere bir makaleyi veya başka bir işi bitirdiğinizde, bu pozitif duyguları bir sonraki sınavınıza çalışmak veya bitirmeniz gereken bir diğer işi halletmeye yönlendirin. Sırada izlenmeyi bekleyen ne kadar çok Evrim Ağacı videosu olsa da! Bu sayede sınavdan hemen önce bin bir stres yaşamak zorunda kalmazsınız. Yani bir dahaki sefere şunu deyin: “Bu işi bitirdim ve çok da iyi bir iş yaptım. Şimdi bir sonrakini de yapıp, başarıma başarı katayım.”

Ama duyguların etkisi burada bitmiyor. Bazılarımız, “sosyal mükemmeliyetçileriz”. İşimize yönelik duygularımız; öğretmenlerimiz, profesörlerimiz, akranlarımız ve genel halk tarafından nasıl karşılandığımıza, onların ne yorum yapıp neler düşündüğüne yakından bağlıdır. Dolayısıyla işimizin kusursuz olması için kendimize fazlasıyla yük bindiririz. Bu da, bu işleri yapmaya başlamamızı ertelememiz ile sonuçlanır. Bunun yerine, bir işi bitirme sonrası edineceğimiz kendi başarı hissimize odaklanırsak, işimizin kusursuz olmasına o kadar da odaklanmaktan uzak durmuş oluruz. Bu da, korku dolayısıyla işe başlayamamıza engel olur.

Yani başkalarının ne düşündüğüne veya dediğine o kadar da takılmayın: Siz, yapabileceğinizin en iyisini yapın. Yapabileceğinizin en iyisini yapıp yapmadığınız konusunda öncelikle kendinize dürüst olun. Gerisi gelecektir.

Tüm Reklamları Kapat

Görev Dağılımı: Böl ve Yönet!

Erteleme sorununu çözmenin bir diğer yöntemi, görev dağılımıdır. Ya da böl ve yönet olarak düşünebilirsiniz. Kimi zaman bitirmemiz gereken projeler gereğinden büyük olabilir. Dönem boyu sürecek projeler, bitirme projeleri, bir robot inşa etme, tez yazımı ve daha niceleri... Bu tarz işlerde erteleme büyük bri problemdir. Çünkü işin boyutları o kadar büyüktür ki, kendimizi toplayamayız ve işi bitirmeye odaklanamayız. Bu gibi durumlarda, işin tamamını; yani örneğin bir robotun inşasının tamamını bitirmeye değil de, örneğin tasarımsal özellikleri veya kontrol stratejisi gibi daha sınırlı başlıklara odaklanın. Detaylarda kaybolmayın.

Mesela bir tezi baştan sona yazmaktansa, öncelikle Metotlar kısmını bitirmeye odaklanın. Veya konuyla ilgili bir makale okumayı kendinize hedef belirleyin. Eldeki verileri bir yazılıma aktarmayı hedef koyun. Bir oturuşta ödevinizin tamamını bitirmeye çalışmayın; bir diğer göreve geçmeden önce, tek 1 soru çözmeye odaklanın.

Yani burada anahtar, büyük projeleri ufaltmak, daha net ve halledilebilir parçalara ayırmaktır. Hatta bunda yardımcı olabilecek yazılımlar ve internet sitelerini de kullanın.

Bunu şöyle düşünün: Bir hocanız gelip de ne üzerinde çalıştığınızı soracak olursa, onlara tam olarak ne üzerinde çalıştığınızı söyleyebilmelisiniz. Eğer çok geniş bir şekilde “Tezimi yazıyorum.”, "Robotum üzerinde çalışıyorum.", "Makalemi yazıyorum." derseniz, muhtemelen işi erteliyorsunuz demektir ve böl ve yönet taktiği işinize gelebilir. Çünkü daha siz bile tam olarak ne yaptığınızı bilmiyorsunuz demektir!

Tüm Reklamları Kapat

Bunun yerine “Tezin Tartışma bölümünde, deneyimiz sırasında karşılaştığımız zorlukları ve bunları nasıl aştığımızı anlattığım kısımdayım.”, "Robotumun genel tasarımsal detaylarını belirledim.", "Makalemin mantık akış şemasını çıkardım." diyebiliyorsanız, olmuşsunuz demektir.

Bu stratejiyi, bir diğer işi bitirmekle elde ettiğiniz pozitif duyguları yeni işler bitirmekte kullanmakla birleştirirseniz, gerçek hedeflerinize ulaşmanız çok daha kolay olacaktır. Doktoranızı şimdiden tebrik ederiz!

Niyet Önemlidir!

Son olarak, niyetimiz de çok önemlidir. Profesyonel ve akademik camiada niyet her zaman önemlidir.

Örneğin yarın akşam bir laboratuvar raporunu bitirmeyi kendinize görev biçebilirsiniz. Ama bu, yeterince açık bir görev tanımı değildir. “Akşam” ne demektir? Akşam saat 5’e kadar mı, 11’e kadar mı? Tüm raporu mu bitireceksiniz, bir kısmını mı? Kendinize şunu sorun: Benim niyetim, gerçekten de bu raporu yarın akşama kadar bitirmek mi? Eğer öyleyse, daha spesifik olun. Tam olarak ne zaman oturacak ve işe başlayacaksınız?

Tüm Reklamları Kapat

Agora Bilim Pazarı
Edebiyat Seti 3 (6 kitap)

Dilenciler ve Kibirliler

Albert Cossery

“Hayatı yaşamadan öğretmek cehaletin işlediği en iğrenç suçtu.”

İnsan ilişkilerine ve topluma getirdiği nüktedan ve kışkırtıcı bakışla Batı kültürünün son gerçek anarşist yazarı kabul edilen Albert Cossery’nin döneminin avangard yazarlarının aksine can sıkıntısı ve muğlaklıklardan uzak romanı, adaletsiz toplumların düzenini bozan hırsızlar, züppeler, dilenciler ve yersiz yurtsuzlardan oluşuyor. Eski felsefe hocası ve dilenci Gohar, uyuşturucu satıcısı ve şair Yeghen, otoriter ve eşcinsel polis amiri Nur El Dine, Kahire sokaklarında bir araya geliyor. Peki, toplumsal norm ve heveslere karşı çıkarken iç huzuru nasıl koruyorlar? Fakirliğin ortasında, usanmaz devlet güçlerinin durduramadığı yaşam enerjisini nasıl muhafaza ediyorlar?

“Karakterlerinin içinden geçtiği dinmeyen hüzne ve beyhudeliğe rağmen, Cossery her eserinde boyunduruğa karşı insanlardaki inatçı inancın gücünü göstermeye devam ediyor.”

—Henry Miller

“Bir efsane… Otoritenin tüm biçimlerini çürüten yakıcı bir hiciv onunkisi. Mesajı çok açık: Cennet kaybolmadı, sadece hepimiz dünyanın cennetvari sadeliğinin tadına varamayacak kadar meşgulüz.”

—Guardian

“Camus gibi Cossery de ahlaki soruları absürdün filtresinden geçirerek inceler; Miller gibi o da başıboşları kucaklar. Bununla birlikte onun yazınında çok güçlü bir politik görev duygusu vardır. Cossery’e göre en şiddetli isyan edimi,iştirak etmemeyi tercih etmektir.”

—Los Angeles Times

“Albert Cossery… her gün karşımıza çıkması gereken bir isim. O kadar iyi ki: kusursuz bir üslupçu, boyun eğmez bir mizahçı, en önemli meselesi ise “her şeyin yanlış olduğu bir dünyada” hevesin beyhudeliği.”
—David Ulin, Los Angeles Times

Düzen Adamı

Alberto Moravia

Düzen Adamı çocukluğundan itibaren normalliğin peşine düşen Marcello’nun hayatı ekseninde toplumsal

alışkanlıkların ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor. Alberto Moravia kahramanı Marcello’nun takıntı

derecesindeki normallik arzusunu bir dürtü olarak tarif ediyor: “Kabul gören genel bir kurala uyma

iradesiydi, farklı olmak suçlu olmak anlamına geldiğine göre başkalarına benzeme isteğiydi” onunki.

“Maneviyatla sanatsal bütünlüğün nadiren rastladığımız birleşimi Moravia’yı Avrupa’nın en iyi yazarları

arasına yerleştiriyor.”

– John Burnside, Guardian

“En önemli romanı Düzen Adamı’nda Moravia, sinik fırsatçılar ülkesinde cinsellikle siyaset arasındaki

karmaşık ilişkiyi keşfediyor.”

– Rachel Donadio, New York Times

HAV

Jan Morris

Ursula K. Le Guin’in Önsözüyle

Hav kurmaca bir şehir devleti, bir Akdeniz şehri, sokaklarında Türkçenin, Ermenicenin, Rumcanın, Arapçanın, Rusçanın, İtalyancanın bir arada duyulduğu bir coğrafya. Yirmi yıl arayla bu coğrafyaya giden bir seyyah yazar, şehrin iki yakın dönemi arasındaki siyasi, kültürel, yaşamsal doku değişimlerini nefis bir dille anlatıyor.

Önce 1985 yılının Hav’ını tanımaya başlıyoruz, sonra bir “Müdahale” oluyor, altüst oluyor şehir, yirmi yılın ardından aynı yere dönüyoruz, yirmi birinci yüzyılın Yeni Hav’ına, Kutsal Mirmidon Cumhuriyeti’ne. Eskisinin izini sürmeye çalışsak da zorlanıyoruz, şehrin tarihini bağnaz bir bakışla baştan yazanların eliyle görgüsüzlüğün tüm şehirde itinayla teşhir edildiğini görüyoruz.

Hav hibrit edebiyatın usta bir örneği, seyahat edebiyatıyla bilimkurguyu bir araya getiriyor. Hav diye bir şehir yok ama pekâlâ olabilir.

“Hav, tüm Akdeniz tarihinin, âdetlerinin ve politikasının birkaç bin yılına tutulmuş bir ayna gibi… Suudi Arabistan, Türkiye veya Downing Street’in geçmişine ve mevcut haline gerçekten vâkıf, son derece gerçekçi, kesinlikle gözleme dayanan bir eser. Ciddi bilimkurgu eserleri hayal ürünlerinin değil bir gerçekçiliğin biçemidir; Hav alternatif bir coğrafyanın ne kadar kullanışlı olabileceğine mükemmel bir örnek. Eğer bilimkurguyu bilmedikleri nispetle küçük gören üstatların ahmakça züppelikleri aklınızı çelip de Hav’a sırtınızı çevirirseniz hem yazık olur hem de çok büyük bir kayıp.”

Ursula K. Le Guin

“Hav’ı okuyan hangi seyahat yazarı gerçekten var olan bir yeri anlatmaya devam etsin ki? Hibrit edebiyatın güçlü bir örneği Hav; hem başlı başına mükemmel bir kurmaca hem de Lawrence, Burton ve Blanch gibi yenilmez seyahat yazarlarına nükteli bir saygı duruşu.”
Elaine Kendall, Los Angeles Times

“Dokunaklı bir aşk mektubu [Hav], görünmez bir şehre değil, yaşamın kendisine yazılmış. Morris bize ‘şimdi ve burada’yı anlatmak için hayali bir gurbetin hikâyesini kaleme almış.”

Peter J. Conradi, The Independent

“Jan Morris gezegende ilginç neresi varsa neredeyse hepsini anlamak için edebi kabiliyetiyle muhabirlik görüsünü işe koşuyor. Kaleme aldıkları arasında Hav’ın eşsiz bir yeri var, belki de kavrayış bakımından en kuvvetli eserlerinden biri.”

Donald Morrison, Time

“1985’te ilk yayımlandığında gerçek bir yer sanılarak kafası karışmış seyahat acentelerini boş yere aramış insanlar. Boşuna değil ama, Morris’in hayal gücü hayranlık uyandırıyor, kurmaca şehir devleti dört başı mamur bir yer ve olağanüstü bir yer. Hav, Akdeniz Yarımadası’nın doğusunda, soğan kubbeleri, minareleri ve parlak olduğu kadar karmaşık tarihiyle insana son derece inandırıcı geliyor. Hav’ın geçmişi yaşanmış olaylarla ustaca örülmüş; şimdisiyse soluk ve yalıtılmış, insana rahatsız edici bir şekilde kayıp bir dünyayı gözetliyormuş hissi veriyor.”
Publishers Weekly

“Şehrin tüm tarihi bu güzel edisyonda bir araya geliyor. Okurlarsa en çok ilk bölümü sevmeye devam ediyor, yani Akdeniz Ekspres’in son durağı olan Hav’ın ilk haline yapılan o nostaljik gezinin güzel anlatımını. O romantik hırpani şehir (eğer bir zamanlar gerçekten vardıysa bile) artık yok. Fakat ne yazık ki Kutsal Mirmidon Cumhuriyeti (başka başka isimlerde) bugün hâlâ gerçekliğini koruyor.”

Michael Dirda, The Washington Post

Müzikli Beyin
Latin Amerika’nın usta kalemi César Aira, kısacık romanlarının yanı sıra öyküleriyle de tecrübeli edebiyat okurunun radarına takılıyor. Sıradan olayların, hatta kendi hayatına dair bazı unsurların üzerine kurguladığı, bağlamından sapan gerçeküstü metinleriyle Aira okurunu, zihninin karmaşık ve soyut patikalarında beraber çıkacakları kısa yürüyüşlere davet ediyor.

Tanrı’nın doğum gününü kutlayan maymunlar, varoluşunu sorgulayan çömleçikuşu, Mona Lisa’nın dünyaya yayılıp kendilerine yeni hayatlar kuran boya partikülleri, yolunu kaybetmiş çizgi roman serserileri, gezici sirklerin doğaüstü yaratıkları… Aira’nın hikâyelerinde tüm bu tuhaf karakterler, gündelik hayatın sıradanlığı içinde ete kemiğe bürünüyor.

“Aira’yı okumaya başladığınızda, durmak istemeyeceksiniz.”

Roberto Bolano

“Arjantinli yazar César Aira, avangard tekniklerle uğraşan seçkin bir minyatürcü. Çalışmalarındaki neşeli edebi oyunculuğu ve hikâye-içinde-hikâyeleriyle, Vladimir Nabokov ve Italo Calvino’yu andırıyor.”

The Wall Street Journal

Sessizliğin Yanıtı – Bir Dağ Hikâyesi

Max Frisch

Sonsöz: Peter von Matt

“Rüzgârlar gibidir hayatımızın imkânları, yine de insan neden cesaret etmez ki yelken açmaya? Her şey yaşanmamış bir hayattan daha iyidir, hatta felaket bile – acı, ümitsizlik, cürüm, her şey ama her şey boşluktan daha iyidir!”

Sessizliğin Yanıtı hayatın sıradanlığına, beyhudeliğine katlanamayan otuz yaşındaki bir adamın varoluşunun sınırlarını zorladığı bir kendini arayış hikâyesi. Max Frisch, kendi yaşamından da ipuçları barındıran bu ilk dönem eserinde, heba edilmiş bir hayatın tek sorumlusunun o hayatın sahibi olduğunu gösteriyor bize.

“Sessizliğin Yanıtı burjuva dünya görüşünün hayata geçirilmesi fikriyle uzlaşmanın peşi sıra gelecek krizi daha başından ele alır.”

– Peter von Matt

Yedi Deli Adam

Roberto Arlt

Yedi Deli Adam, kendisine sürekli acı veren ruhunu görüp anlamaya çalışan bahtsız bir adamı ve etrafında şekillenen karanlık, absürd olaylar silsilesini anlatıyor. Delilik nöbetleriyle, ruhun ve zihnin tikleriyle, birbirinden ilginç karakterlerle, devrimci, anarşist yaklaşımlarla dolu, yazıldığı dönemin Buenos Aires’inin çarpıcı bir portresini çizen roman, Roberto Arlt’ın başyapıtı kabul ediliyor.

“Âcizane, Arlt’ın İsa olduğunu varsayalım. Dolayısıyla Arjantin İsrail, Buenos Aires de Kudüs’tür… Arlt keskin zekâlı, tehlikeyi göze alan, koşullara ayak uydurabilen, doğuştan hayatta kalma becerisine sahip biri… hiç kuşkusuz Arjantin ve Latin Amerika edebiyatının önemli bir parçası.”

— Roberto Bolaño

“Kitaptaki karakterler okurun ruhuna adeta musallat oluyor.”

—Julio Cortázar

“Bu kıyılarda edebiyat dâhisi olarak adlandırılacak biri varsa o Roberto Arlt’tır… sanattan ve büyük, tuhaf bir sanatçıdan… doğduğu şehri herkesten daha iyi, muhtemelen ölümsüz tangolar yazmış olanlardan bile daha derin anlamış birinden bahsediyorum.”

—Juan Carlos Onetti

Devamını Göster
₺900.00
Edebiyat Seti 3 (6 kitap)
  • Dış Sitelerde Paylaş

Şunu söyleyebilmelisiniz: “Eğer X olursa, Y davranışını sergileyeceğim ve Z alt görevini tamamlayacağım.” Biraz klişe olacak ama... Kendinizi programlayın. İç makinanızı kullanın!

Bir deneyelim: “Laboratuvar dersimden hemen sonra, bir kafeye gideceğim ve lab raporumu yazacağım, böylelikle dersimde başarılı olacağım.” Bu son cümle önemlidir, çünkü size bu davranışı neden sergilediğinizi hatırlatır. Büyük resmi görmenizi sağlar.

“Bir gün bir biyoloji profesörü olmak istiyorum.” Bu harika bir hedef; ancak bu görev öncelikle birçok ara basamağın halledilmesini gerektiriyor. Bunları tespit edin ve bunlara yönelik çalışın.

“Yemek yemem biter bitmez, tabağımı bulaşık makinasına koyacağım, çünkü temiz bir ev istiyorum.” Gayet net ve erişilebilir bir hedef!

Zaman geçtikçe davranışlarınız otomatikleşecektir ve yapmanız gereken işleri şimdi mi, yoksa sonra mı yapmak konusunda çok fazla düşünmenizi gerektirmeyecektir. Zaten bulaşıkları, yemekten hemen sonra bulaşık makinasına yerleştireceğinize karar vermişsinizdir.

Tabii ki hayatlarımızda gecikmeler ve ertelemeler kimi zaman kaçınılmaz olacaktır. Ancak bu yöntemleri aklınızda bulunduracak olursanız, en azından kastî olarak işleri ertelemediğinizden emin olabilirsiniz. Ve işte bu, size huzur verecektir. Kimi zaman bu tarz bir huzur hissi, bir projeye başlamak, hatta bitirmek için ihtiyacınız olan tek şeydir.

Bu Makaleyi Alıntıla
Okundu Olarak İşaretle
219
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Paylaş
Sonra Oku
Notlarım
Yazdır / PDF Olarak Kaydet
Bize Ulaş
Yukarı Zıpla

İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!

Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.

Soru & Cevap Platformuna Git
Bu İçerik Size Ne Hissettirdi?
  • Tebrikler! 106
  • Umut Verici! 47
  • Muhteşem! 31
  • Mmm... Çok sapyoseksüel! 12
  • Merak Uyandırıcı! 6
  • Korkutucu! 4
  • Üzücü! 3
  • Bilim Budur! 2
  • Güldürdü 2
  • İnanılmaz 2
  • İğrenç! 2
  • Grrr... *@$# 1
Kaynaklar ve İleri Okuma
Tüm Reklamları Kapat

Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?

Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:

kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci

Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 18/04/2024 17:35:29 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/3688

İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.

Tüm Reklamları Kapat
Keşfet
Akış
İçerikler
Gündem
Entropi
Karbondioksit
Sars
Yas
Doğa
Karbon
Diş Hekimliği
Tarım
Dalga
Epistemik
Mitler
Hormon
Hominidae
İyi
Eğitim
Astrofizik
Işık
Evrimsel Biyoloji
Dişler
Uydu
Küresel Isınma
Su
Gebelik
Teyit
Müfredat
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Gündem
Bugün bilimseverlerle ne paylaşmak istersin?
Bağlantı
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Bu platformda cevap veya yorum sistemi bulunmamaktadır. Dolayısıyla aklınızdan geçenlerin, tespit edilebilir kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.
Ekle
Soru Sor
Sosyal
Yeniler
Daha Fazla İçerik Göster
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Yazı Geçmişi
Okuma Geçmişi
Notlarım
İlerleme Durumunu Güncelle
Okudum
Sonra Oku
Not Ekle
Kaldığım Yeri İşaretle
Göz Attım

Evrim Ağacı tarafından otomatik olarak takip edilen işlemleri istediğin zaman durdurabilirsin.
[Site ayalarına git...]

Filtrele
Listele
Bu yazıdaki hareketlerin
Devamını Göster
Filtrele
Listele
Tüm Okuma Geçmişin
Devamını Göster
0/10000
Bu Makaleyi Alıntıla
Evrim Ağacı Formatı
APA7
MLA9
Chicago
A. L. Bakırcı-Taylor, et al. Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!. (10 Kasım 2019). Alındığı Tarih: 18 Nisan 2024. Alındığı Yer: https://evrimagaci.org/s/3688
Bakırcı-Taylor, A. L., Bakırcı, . (2019, November 10). Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!. Evrim Ağacı. Retrieved April 18, 2024. from https://evrimagaci.org/s/3688
A. L. Bakırcı-Taylor, et al. “Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!.” Edited by Ashlee Lane Bakırcı-Taylor. Evrim Ağacı, 10 Nov. 2019, https://evrimagaci.org/s/3688.
Bakırcı-Taylor, Ashlee Lane. Bakırcı, . “Bu Yazıyı Okumayı Erteleyeceksiniz; Ertelemeyin!.” Edited by Ashlee Lane Bakırcı-Taylor. Evrim Ağacı, November 10, 2019. https://evrimagaci.org/s/3688.
ve seni takip ediyor

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close