Işıksız Kalabalıklar
Birbirine çarpan sesler,
Ama kimse birbirini duymuyor.
Göz göze geliyor binlerce yüz,
Ama hiçbiri gerçekten bakmıyor.
Sokaklar dolu, meydanlar taşar,
Ama içler bomboş, zihinler ıssız.
Kalabalık artar, ışık azalır—
Çünkü çoğaldıkça bölündü insan.
Her biri başka bir surette aynı:
Aynı ekrana bakan, aynı korkuyla susan.
Farklı gibi giyinirler, konuşurlar
Ama düşünceleri önceden yüklenmiş birer kopya.
Ne zaman biri bir soru sorar,
Ortalık sessizleşir değil,
Şüphe boğulur gürültüde.
Çünkü bu çağda sorgulayan değil,
Uyanmadan uyum sağlayan makbuldür.
Ve ışığı taşıyanlar,
Ya deli sanılır ya da düşman.
Işık arayan biri yürür aralarından,
Ama gözleri kamaşır kalabalığın karanlığında.
Yalnızlıktan değil,
Anlamsızlıktan ürker.
Ve anlar ki:
Bu kalabalık, yalnızca görünür.
Bu insanlar, yalnızca vardır.
Ama yaşamazlar.
Ama bakmazlar.
Ama yanmazlar.