Günde 8 saat sınıfta oturup öğretmeni dinlediğimiz, çoktan seçmeli bir sınavda başarılı olmaya yönelik tasarlanan eğitim sistemimizin çok eskide kaldığını, günümüz için yeterli olmadığını düşünüyorum. Eğitim sistemimizin temeli Sanayi Devrimi'ne dayanıyor. Endüstrilerin gelişmesiyle birlikte, üretimde çalışması için okur-yazarlık ve temel matematik bilgisi olan vasıflı bir işgücüne ihtiyaç duyulmuş. Nitelikli işgücüne duyulan ihtiyaç, sanayileşmiş ülkelerde devlet okullarının kurulmasını ve yaygınlaşmasını sağlamış, hangi sosyoekonomik düzeyden olursa olsun tüm çocuklara temel eğitim hakkı tanınmış. Ana hedef nitelikli bir işçi sınıfı yetiştirmek olduğu için, üretimde olduğu gibi eğitimde de standardizasyona önem verilmiş; tüm okullarda okutulacak ortak bir müfredat, ortak ders kitapları ve ölçüm yöntemleri benimsenmiş. Okullarda, nitelikli bir işçi için iş hayatında önemli olan disiplin, itaat ve dakiklik gibi değerler vurgulanmış. Örneğin, öğrenciler okulda 8 saat ders dinlemeye alışmak zorunda çünkü ileride mesaileri de 8 saat olacak. Veya sınıfta dersin akışını öğretmen belirler çünkü öğrencilerin ileride patronlarına itaat etmeyi bilmeleri gerekecek.
Günümüzde ise Bilişim Çağı'ndayız ve Endüstri Çağı'nda önemli olan bazı bilgi, beceri ve değerlerin yerini yenileri aldı. Ancak eğitim sistemimiz bu dönüşümü henüz gerçekleştiremedi. Matematik derslerinde pek çok formül ezberliyoruz ve günümüzde bilgisayarların rahatlıkla yapabildiği işlemleri elle yapmayı öğreniyoruz. Ancak, gerçek bir problemi çözmek için matematiği nasıl kullanabileceğimizin üzerinde pek durmuyoruz; bir problemi çözmek için bir yazılımdan nasıl yardım alabileceğimizi hiç öğrenmiyoruz. Edebiyat derslerinde, bir tane edebi eseri gerçekten okumaktansa yüzlerce eserin yazarını ve konusunu ezberliyoruz. Fen derslerinde ise pek çok bilgi öğreniyoruz fakat bu bilgilere hangi deneyler sonucunda, nasıl ulaşıldığını bilmiyoruz. Bu yüzden bilimsel süreci tam olarak kavrayamıyoruz. Eğitim sistemimizdeki eksikliğin, ülkemizin 21. yyda bilim ve teknoloji üreten bir ülke haline gelmesinin önündeki en büyük engel olduğunu düşünüyorum.