Gece Suskunluğa Bürünmüşken
Gece, suskunluğun zırhına bürünmüş,
Ay, yıldızlara yaslanmış solgun bir yüz.
Ahval, bedenin ince dallarını kırarken,
Ruh, sessiz çığlıklarla hapsolmuş göğsünde.
Niçin güzel olsun yaşamak,
Bu keder çağlayanında boğulmuşken?
Şehadet şerbeti sunulmuş bir kadeh,
Gökyüzü, huzurun kırmızı hilalini taşır.
Niçin içmeli şarabı,
Eğer gönül ilahi vuslata açsa kapısını?
Ruhun ipleri çözülmek isterken,
Niçin zincirlerle bağlamalı bedeni?
Ölüm sana mukaddes bir düğümken,
Yaşamak, bir harabenin taşlarında sürünmek.
Ayrılık, ölümle eşdeğer bir yankıysa,
Ölümün davetini neden ertelemeli insan?