“Zaten Yaşıyorduk”
Biz zaten yaşıyorduk,
Toprağın dilini bilen sessiz ellerdik.
Güneş doğarken uyanır,
Rüzgârla konuşur, gölgeyle dinlenirdik.
Bahçemiz vardı,
Evimizdi; beton değil, nefes alan bir sığınak.
Zaman ne bir saatle sınırlıydı
Ne de bir takvimde hapsoluyordu.
Ama sonra geldiler,
Vaadlerle, rüyalarla, parayla…
“Gelişim” dediler, “özgürlük” dediler,
Kendi zincirlerine umut adını verdiler.
Bir ev satın alın, dediler.
Oysa bizim evimiz zaten gökyüzünün altındaydı.
Çalışın, dediler.
Oysa biz çalışmıyor, yaşıyorduk.
Şimdi bak,
Şehirler büyüdü ama insanlar küçüldü.
Zihinler sustu, market rafları bağırdı.
İnsan, ekranlara zincirli bir göçebe oldu.
Ben sadece sakinlik istiyorum.
Gürültüsüz bir sabah,
Yalanlarla kirlenmemiş bir nefes.
Ve belki yeniden toprağa dokunan bir benlik.
Biri ilk cinayeti işledi,
Biri bir para icat etti,
Biri rüyalar satıp uyanmamızı unutturdu.
Ama biz zaten oradaydık.
Biz zaten yaşıyorduk.