Her şeye Pascal Kumarı'yla yaklaşmayı pek iyi biliyoruz. Asıl deprem gibi emsali tekrar tekrar yaşanmış, mekanizması çok iyi bilinen, tekerrür dinamikleri gayet iyi anlaşılan felaketlere "Pascal Kumarı" ile yaklaşmak gerekir.
Yani bütün bariz bilimsel veriler bir yana:
1. Beklenen Büyük İstanbul Depremi (7.2+ ve 6.2+ artçı) bir sebeple yaşanmayacaksa da biz yaşanacakmış gibi hazırlık yaparsak,
en kötü ihtimalle dayanıklı binalarımız, daha iyi planlanmış bir megapolümüz, bilinçli insanlarımız olur.
2. Beklenen Büyük İstanbul Depremi beklendiği gibi yaşanacaksa da biz yaşanmayacakmış gibi davranırsak,
en kötü ihtimalle Türkiye diye bir şey kalmaz.
Eğer ki "o taraf" vs. "bu taraf" konusunda kesin bir yargıya varamıyorsanız, hangisini tercih etmeliyiz? Siz söyleyin...
Her türlü: Geçmiş olsun İstanbul.
Keşke bu son "geçmiş olsun"umuz olacak olsaydı, ama değil.
Hazırlan!
Bekâmız buna bağlıymış gibi hazırlan!