Huzuru bozulmamıştı ama üzülmüştü ve hatta nedenini bilmeden gözyaşı bile dökmüştü. Yalnız bu, aşağılanmış olmaktan kaynaklanmıyordu. Kendini aşağılanmış hissetmiyordu; daha ziyade suçlu hissediyordu. Çeşitli hayal meyal duyguların etkisi altında, yaşamın geçip gitmekte olduğunun bilinci ve yenilik isteğiyle kendini o bilinen çizgiye kadar gelmeye zorlamış, bu çizginin ötesine bakmak zorunda bırakmış ve orada derin bir uçurum, hatta bir uçurum da değil, bir boşluk...veya bir çirkinlik görmüştü.
Babalar ve Oğullar
İvan Turgenyev