Türdiriltimi, bilim dünyasında "de-extinction" olarak bilinen kavramın Türkçedeki karşılığıdır. Bu terimi, şu anda bu incelemeyi yazan kişi olarak Evrim Ağacı ile birlikte Türkçeye kazandırma girişimimizde amacımız, yalnızca bir çeviri yapmak değil; bu kavrama bilimsel ve kültürel bir kimlik kazandırmaktı. Zira biz bu çalışmayı yapmadan önceki durum gerçekten vahimdi. Öyle ki "de-extinction" kavramından, yalnızca bir kaç haber sitesinde "nesli tükenmiş hayvanların geri döndürülmesi" olarak bahsediliyordu. Bir kelimeye karşılık beş kelime, üstelik bu karşılık kavramsal olarak hatalı, (neden böyle olduğunu türdiriltimi yazı dizisindeki ilk makaleyi okuyarak anlayabilirsiniz). Ben de bu konuya adeta aşık olmuş biri olarak, "böyle saçma şey mi olur, bizim dilimizde nasıl bir kelimenin hiç karşılığı olmaz!" dedim ve bir çözüm yolu aradım. İki senenin sonunda gerçekten bir kelimeyi sıfırdan yaratarak bunu Türkçe bilim literatürüne kazandırdık. "Türdiriltimi" terimi, bilim dilinde köklü ve anlamlı bir karşılık oluşturarak meraklı okuyucuların ortak bir dil kullanmasını sağlamıştır. Elbette bu yalnızca başlangıç.
Kitap hakkındaki görüşlerime gelecek olursam, bu kitap türdiriltimi konusunda dünya üzerinde yazılmış en kapsamlı ve aynı zamanda en keyifli anlatıma sahip eserlerden biridir (bunu, bu alanda yazılmış tüm kitapları okumuş ve takip eden biri olarak söylüyorum). Türdiriltimi gibi teknik ve derin bir konuyu böylesine anlaşılır, akıcı ve okuyucu dostu bir dille ele almak her yazarın başarabileceği bir şey değildir. Ancak Shapiro’nun üslubu, tam da bu noktada farkını ortaya koyuyor. Bilimsel açıklamaları herkesin anlayabileceği şekilde sunarken aynı zamanda merak uyandırıcı bir anlatı kurmayı başarıyor. Kitabın dili, yoğun akademik bilgi içermesine rağmen, okuyucuyu yormadan bilimin sınırlarını keşfetmeye teşvik eden bir akıcılığa sahip.
Ancak belirtmem gerekir ki, bu kitabın ilk basım olması nedeniyle çeviri konusunda bazı küçük hatalar gözden kaçmış olabilir. Çevirideki bu tür yanlışlıklar, özellikle bilimsel terminoloji ve özgün ifadeler açısından okuyucuyu yer yer duraksatabilir. Bu, popüler bilim eserlerinde sık rastlanan bir durum olsa da, ilerleyen basımlarda bu hataların giderileceğini ve kitabın daha kusursuz bir hale geleceğini umuyorum.
Kitabın tek dezavantajı, yazım tarihinin görece eski olmasıdır (2017). Bu tarih, bilim dünyası için kısa gibi görünse de, özellikle türdiriltimi gibi hızla gelişen ve sürekli yeni teknolojilerin ortaya çıktığı bir alanda önemli bir zaman farkı yaratabilir. Zira 2017 yılı itibariyle henüz türdiriltimi çalışmalarında somut adımlar atılmamış, birçok proje henüz teorik düzeyde kalmıştır. Ancak bu durum, kitabın değerini azaltmaz. Tam tersine, Shapiro’nun türdiriltimi teknolojilerinin geleceğine dair yaptığı öngörüler ve bilimsel çerçeve, bugünkü gelişmeleri daha iyi anlamak için temel bir zemin sunmaktadır.
Sonuç olarak, Shapiro’nun bu kitabı, türdiriltimi gibi bilimin sınırlarını zorlayan ve etik açıdan büyük tartışmalar doğuran bir konuyu herkes için anlaşılır kılmakla kalmıyor, aynı zamanda okuyucuyu merak etmeye, sorgulamaya ve keşfetmeye teşvik ediyor. Türdiriltimi gibi bir kavrama ilgi duyan herkesin, bu kitabı mutlaka okuması gerektiğini düşünüyorum.