Toroslardan Gürleyen Yiğit: İNCE MEMED
“çakmağı yandıran kavdır
demiri dövdüren tavdır
dayan ince memed
şimdi direnecek çağdır"
Sizi alıp götüren bir şah eser. Bu öylesine bir alıp götürme değil, betimlemeleri öyle olağanüstü ki; dağdaki top ateşi siz tutuşturuyor, tereyağını siz kavuruyorsunuz. Tereyağlı Çorbanın tadını alabiliyorsunuz. Kızarmış ekmeğin de…
Fakat aynı zamanda haksızlığa, zulme karşı İnce Memed oluveriyorsunuz bir anda ve öfkeniz bileniyor. Onunla umutlanıyor, onunla cenk ediyorsunuz. Çektiği acılara ve sevdalara da ortak oluyorsunuz.
Matrix’te yenen bifteğin gerçek olmadığını yiyen bilebiliyor fakat İnce Memed’de Sevgili Yaşar Kemal’in o muazzam gözleme dayalı muazzam kalemi bu bilinci elinizden alıp götürüyor ve diyor ki: Hikâyenin neresinden devam etmek istersen sen şekillendir.
Ancak buna rağmen, kaleminiz ve düş dünyanız ne denli iyi olursa olsun bir süre sonra onun yolunun üstünde olduğunuzu ve hikayesinin öznesine dönüştüğünüzü fark ediyorsunuz.
ince memed toroslar'dan gürledi
buhurcular kulak verip dinledi
onyedi kurşunu yedi ölmedi
dayan ince memed dayan
n'idelim gardaş n'idelim oy
tut elimden ince memed
gidelim dağlar gidelim oy
kıratın boynunda püsküllü koza
kanlarım damladı çimene toza
kurtulursam eğer sorarım size
buhurcular bölük bölük geldiler
atlarımı delik delik deldiler
duvarın dibinde resmim aldılar
ak kağıt üstünde
tanıyın beni gardaş n'idelim oy
dayan ince memed dayan
n'idelim gardaş n'idelim oy
tut elimden ince memed
gidelim dağlar gidelim oy