Tarih Metodolojisi-Annales Ekolü

- Blog Yazısı
Tarih Bir Bilim Midir?
Hemen cevap vermek kolay olmasa gerektir. Bu konu 18. ve 19. yüzyılda epey tartışılmıştır. Uzun uzun tartışıp konunun temelinden kopmamak için kısaca değinmek gerekirse; Tarih'i fenni ilimler veya pozitif bilimler gibi kanunlara dayandırmak imkansızdır, akıl dışıdır. Bu anlamda bir bilim değildir.
Ancak tarihi bilimsel yapan metodolojisidir. Aynı zamanda diğer bilimlerle temas etmesi , disiplinler arası bir çalışmanın ürünü olması elzemdir. Aksi durum aktarmalar, tekrarlar ve edebi bir anlatıdan farksız olacaktır.
Metodoloji derken ne kastediliyor açıklayalım; kaynaklara/belgeye dayalı, mukayese-tenkit-tahlil üçlemesi ilkesine bağlı, tarafsız oluşturulan metindir.
Eylem veya yazım aşamasında ki metodoloji;
- Kaynağın/belgenin orijinal halini okuyabilecek dil becerisine sahip olmaktır. Örneğin; Roma tarihi için Latince bilmek, Osmanlı tarihi için Osmanlı Paleografyası'nı okuyabilmek, Rus tarihi için Rus dilini bilmek gibi.
- Mukayese ise çağdaş kaynakların olayları anlatımındaki benzerlikler ve farklılıkları tespit etmektir.
- Tahlil ise tüm bilginin yorumu, değerlendirmesi ve yeniden inşa edilmesi sürecidir. Tüm bunları yaparken tarafsızlığını korumak şartıyla.
Özetle tarih metotsuz ise bir edebi metindir eğer metodoloji ve ilkelere dayalı ise bilimseldir.
Tarih'in 19.yüzyıl itibariyle bağımsız bir bilim sahası olduğu açıktır. Peki öncesinde tarih yok mudur?
Bu sorunun cevabını vermek de ilk soruda ki gibi kolay değildir. Bilimsel yani metodolojik tarih yazımı kesinlikle yoktur demek, eksik ve yanlış olacaktır. Çünkü Thukydides'in Peloponnessos Savaşları kitabı okunursa olayları 19. 20. yüzyıl tarihçisi gibi neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde incelediğini, Roma'nın savaşı kaybetme sebeplerini de tarafsızlık ilkesine dayalı olarak kaleme aldığı görünecektir.[1]
Bu nazardan bakıldığında metodolojinin adı yoktur ama kendi vardır. Karşıt örnek olarak günümüzde kaynaklara dayalı olmayan taraflı, tenkit ve mukayese içermeyen, tahlil bulunmayan akademik çalışmalarda vardır. Bu çalışmaları rivayetçi, ilkçağ hikayeci anlatımından yada ortaçağ rahiplerinin yazdığı mucize kitaplarından ayıracak metodoloji nerededir?
Dolayısıyla burada ele alacağımız konu tarih metinlerinin yazımında uygulanan metodolojik değişikliklere kısaca değinip, bu değişimlerin en devrimci niteliğe sahip Annales Ekolü'nün katkısını açıklamaya çalışacağız.
Tarih yazımı
Tarih yazımının evrelerini bilinen anlatıya uyarak başlatacak olursak temeli hikayeci/ rivayetçi anlayıştır. Kralların, hanedanların, galip gelinen büyük savaşların tarih metni olarak yazılmasıdır. Şüphesiz ki bu kazananların tarihidir demek yanlış olmayacaktır.
Bu anlatımda kaybedenlere, toplumlara, sıradan insanlara yer yoktur. Bu anlayış biçimine ek olarak ortaçağ kilise tarihleri, kilise babalarının tarihleri, hac yolcuğu noktasında kaleme alınan seyahatnameleri de dahil edebiliriz.
Doğu dünyası içinde farklı bir durumdan söz etmemiz mümkün değildir. Doğu dünyası içinde kralların, hanedanların, galiplerin ve önemli olaylar üzerinden bir anlatı vardır. İslam'ın ortaya çıkışıyla birlikte yine ortaçağ kapsamında Gazavatlar (Tr: "Savaşların Tarihi") Siyer (Tr: "Peygamber Biyografisi"), İslam Tarihleri ortaya çıkacaktır. İlaveten de Arap seyyahların kaleme aldığı seyahatnamelerdir.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Hem doğu hem batı mukayesesinde görülen benzerlikler dışında; yıllıkları, kronikleri, anonim eserleri, edebi metinleri de tahlil ettiğimizde çok farklı bir durum, yazım biçimine tesadüf edilmeyecektir.
Bu durum yüzyıllarca devam ettirilmiştir. 19.yüzyıl itibariyle ise tarih bir bilimsel, bağımsız kürsü olarak üniversitelerde yerini alacaktır.
Bağımsız bir kürsü olma yolunda katkı yapan bazı isimler hakkında bilgiler vereceğiz. İlk başta adını zikretmemiz gereken kişi Hegel'dir.[2] Hegel'i tarihçiliği için kısaca tanımlarsak en bilinen ifadeyle tez-antitez-sentezdir.

Ayrıca kötüden iyiye doğru giden ilerlemeci, akılsal bir süreçtir. Tarihte her şey geleceğe doğru iyi/ güzel/ akılcı bir şekilde ilerlemektedir. Aklın fetişizmi olarak zirve yapan bu görüş, olaylar arasında gözlenen benzerliklerden hareketle evrenselci tarih yazımına kapı aralamış, bu da en büyük hata ve tutum olmuştur.
Tarihin metodolojik babası da L. von Ranke'dir. Modern tarih yazımının temel ilkelerinden biri olan kaynaklara dayalı yazın fikrini ortaya koyan L. von Ranke'dir. Diğer yandan Almancası "wie es eigentlich gewesen" bugün hemen hereksin diline pelesenk olan olayları kendi şartları/dönemi içerisinde değerlendirmek, saptırmadan olduğu gibi yazma ilkesinin fikri de Ranke'ye aittir.

Devletin arşivlerinden yararlanmak, kaynaklarını okumak ve buna dayalı tarih yazmak fikrini sadece teorik düzlemde bırakmayan Ranke, İspanyol-İtalyan kaynaklarından istifade ederek eser kaleme alan ilk tarihçidir.[3]
Ranke'den sonra belgeye dayanan tarih anlayışı yerleşecek ve sürdürülecektir. Ancak bu konuya bir eleştiri getirmek zorundayız. Devletin oluşturduğu evrakların incelenmesi, olayın veya durumun devlet gözünden yazılmış olduğu yani yanlı/ devletçi bir bakış açısına sahip olduğu, muhtevasının geniş olmadığını bilmek gerekir.
Özetle kastedilen belgeye önem vermeyin demek değildir. Belgeyi tenkit, mukayese ve tahlil üçlemesinden geçirilmesi, tarafsızlığın korunmaya çalışılmasına özen gösterilmesi ilaveten farklı birincil, ikincil kaynaklarında kullanılması gerektiğini de vurgulamaktır.
Tarihin Bilimsel Kurucuları: Annales Ekolü
Annales Ekolü aslında Fransa kökenli, Annales D'histoire Economique et Sociale isimli 1929 yılı itibariyle yayınlanmaya başlayan bir dergidir. Kurucuları arasında Lucian Febvre, Marc Bloch, Fernand Braudel, Geoerges Duby, J. Le Goff ve Emmanuel Le Roy Ladurie yer alır.
Aslında ekol veya okul olarak adlandırılıp söylense de kendileri böyle bir durum olmadığı iddia etmektedirler, Peter Burke'de o fikre istinaden Annales dergi yazarlarını bir hareket olarak değerlendirmektedir.[4]
Temel anlamda ekolün ortaya koyduğu şey;

Ekol üç evreye ayrılıyor; 1920-1945 arası ilk dönem ki karşı yazım olduğu için radikal evredir. 1945-1968 yılları arasındaki ikinci evre F. Braudel önderliğinde geçmiştir, 1968 sonrası ise şöhret zirvesi olduğu gibi paralelde fikir ayrılıklarının yaşandığı son evredir.
Ekolün temel prensiplerini yansıtan bazı kitaplar üzerinden örnekler vereceğiz.
Marc Bloch: Feodal Toplum
Bu kitap özel olarak ortaçağ tarihçilerinin başyapıtlarından biridir. Kitapta tarihsel belgelerin yanı sıra arkeolojik kanıtları, yerel kaynakları, coğrafi bilgileri ayırt edici özellik olarak dilbilimden istifade ederek Avrupa ekonomik ve siyasi düzeni olan feodal sistemine bir çerçeve çizmiş, tarihsel gelişimini incelemiştir. Edebi bir üslupla kaleme aldığı bu eser çağdaşları için oldukça yenilikçi ve devrimcidir.[5]
Marc Bloch: Tarih Savunusu
Bir çocuğun tarih ne işe yarar? sorusunun üzerine düşünülerek kaleme alınan metodolojik bir eserdir. Kitapta tarihçilik mesleğine yönelik önemli noktalara temas etmektedir. Dikkat çekenlerden ilki herkesin tarih nedir dendiğinde geçmiş olaylarla ilgili bir tanımlama yapması yani geçmiş kavramını odağa almasıdır. Fakat Bloch buna katılmaz;
Tarih araştırma yani tercih demektir. Konusu geçmiş değil, zaman içindeki insanlardır.[6]
Tarih, zaman ve değişimin bilimidir.[6]
Başka bir örnekte her şeyin kökenine, ilk haline inme arzudur. Bu konuda da;
Güncel manasının karşısına bilinen en eski manayı koyduklarında gerekli her şeyi söylediklerini sanan antik etimologlarında yanılsamaları buydu.[6]
Her şeyin kökenine inmek Bloch'un ifadesiyle tarihçilerin kökenler putu, son derece gerekli bir ilke olmadığı gibi yeterli açıklamalar getirdiği de tartışmaya açıktır. Bir şeyin kökenlerine inince her şey aydınlanıyor zanneden tarihçilerin bugün yaptığı en büyük hata budur.
Halbuki kavramların veya terimlerin yüzyıllar içinde anlamca değişikliğe uğradığı gerçeği tamamen atlanmış olacaktır. Buna örnek olarak ortaçağ metinlerinde geçen "car" kelimesinin o çağ insanlarında yarattığı izlenim ve bilgi tahta tekerli yük taşıma aracıyken, bugün bambaşkadır.

Fernand Braudel: Akdeniz ve Akdeniz Dünyası
Ekolün temel eserlerinden biridir. Kitabın farklılığı ve önemi coğrafya bilgisine, coğrafya ve tarih bütünselliğinde oluşturulmasıdır. Kitabın ilk bölümü Akdeniz bölgesinin yeryüzü şekillerine odaklanmış; ovalar, denizler, göller, dağlar hakkında bilgiler vermiştir. Ardından Kentler ve Yollar başlığı adı altında kervan yollarının, ticaret noktalarının önemine dikkat çekmektedir.
Kitabın özeti ise sorun-odaklı, karşılaştırmalı, psikoloji, antropoloji, iklimbilim, iktisat ve benzeri bir çok farklı disiplinle dirsek temasında bir çalışmanın ürünü olmasıdır. Ekolün manifestosu niteliğindedir.[7]

J. Le Goff
J. Le Goff ekolü ortaçağ ticareti ve ekonomi tarihiyle ilgili yazmış olduğu eserlerle temsil etmektedir. Ortaçağ ticaret kentleri, burjuvanın oluşumu, tüccar sınıfın kimliği ve konumu, ortaçağda para gibi hususlarda kitaplarına başvuruyoruz. Bu eserler arasında Ya Paranı Ya Canını/ Ortaçağda Ekonomi ve Din, Ortaçağ Tüccarları ve Bankerleri gösterilebilir.

G. Duby
Kültür ve toplum tarihçisi olarak bilinen G. Duby ise; kadınlar, aşk, sosyal hayat, cinsellik, şövalyelik, evlilik, etnoloji ve ortaçağ Fransa tarihi için en önemli isimdir. Bugün hala referans kitabı olarak kullanılan eserleri;
- Ortaçağ İnsanları ve Kültürleri
- Erkek Ortaçağ, Şövalye , Kadın ve Rahip,
- Özel Hayatın Tarihi

Bu isimler dışında ekolü temsil eden E. Le Roy Ladurie'nin klimatolojik eseri İklim Tarihi ve ortaçağda çocuk/çocukluk kavramının olmadığını, daha ziyade küçük insan olarak algılandığı ile ilgi bilgileri içeren olan L'enfant et la vie familiale sous l'Ancien Regime adlı eseridir.
Karşı Fikirler
Elbette Annales Ekolü'de tartışılmış ve bazı notalarda eleştiriye maruz kalmıştır. En başat eleştiri ise siyasi tarihe çok fazla önem vermemeleri, siyasi tarihin etkilerini yeteri kadar kavrayamadıkları yönündedir. Diğer yandan tarihi farklı disiplinlerle çok fazla temas etmesi halinde öznel bir bilim halinden çıkıp- bağımlı bir çalışma haline gelmesi endişesine yönelik eleştiriler gösterilebilir.
Sonuç
Annales Ekolünün temel özellikleri şunlardır;
- Uzun vadeli perspektif: tarihçilere olaylara, kısa vadeli bakmak yerine uzun vadeli süreçlerle ilişkilendirmesini tavsiye eder. Geçmişten bugüne değil, bugünden geçmişe giden bir yol haritası çizerler.
- Coğrafi yaklaşım: coğrafyanın tarihi olaylar üzerindeki etkisine önem verir. Coğrafi yapının tarih boyunca bölgedeki olayları nasıl etkilediğini ve şekillendirdiğini vurgular.
- İktisadi ve Sosyal tarih: Sadece siyasi olaylara odaklanmak yerine, bireye, sosyal hayata, ekonomiye odaklanarak tarih yazmaktır.
- Disiplinler arası Anlayış: Antropoloji, Dilbilim, Arkeoloji, Demografi, Sosyoloji, Psikoloji vb. diğer bilimlerle beraber çalışılması gerektiğinin söylenmesidir.
Özetle; tarihçilerin olayları daha geniş bir bağlama oturtma ve yapısal nedenleri anlama konusundaki becerilerini geliştirmelerine yardımcı olmuştur. Bu da tarih yazımına katkı yapmış ve zenginleştirmiştir.
- 1
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- 0
- ^ Thucydides. (2017). Peloponnesos Savaşları. ISBN: 9789753440530. Yayınevi: Belge Yayınları.
- ^ G. W. F. Hegel. Tarihte Akil. ISBN: 9786055272821.
- ^ L. V. Ranke. 16. Ve 17 Yüzyillarda Osmanli Ve Ispanyol Imparatorluklari. ISBN: 9786254079542.
- ^ P. Burke. Fransiz Tarih Devrimi-Annales Okulu. ISBN: 9786059018395. sf: 23.
- ^ M. Bloch. Fedeol Toplum. ISBN: 9786052133989.
- ^ a b c M. Bloch. (2018). Tarih Savunusu Veya Tarihçilik Mesleği. ISBN: 9789750512278. Yayınevi: İletişim Yayınları. sf: 75.
- ^ F. Braudel. Akdeniz Ve Akdeniz Dünyasi 1. ISBN: 9789752410848.
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 14/05/2025 10:44:56 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/16189
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.