Siyaset felsefecisi Nilgün Toker, Türk sosyal demokrasisinin bir sosyal adalet ve eşitlik projesinin değil, bir ulus-devlet ve modernlik inşası projesinin adı olduğunu saptar. Bu nedenle devleti koruma önceliğine kitlenmiş, hatta neredeyse bir devlet aygıtı gibi görünmüştür. Toker'e göre Türk Sosyal Demokrasisi, ancak bir sol-demokrat kamuoyunun etkisiyle ve ancak o etki oranında, devletlû kimliğinden çıkıp sosyal-demokratlaşma istidadı kazanabilmiştir. O istidat, bir türlü devletin bekası markajından kurtulamamıştır. Sosyal demokrasinin evrensel karakteriyle de paylaşılan, ancak ciddi yerli ve milli katkıyla ağırlaşmış bir zaaf...