Eğer yaratan bir Tanrı varsa, erkek olsun, kadın olsun ya da hangi zamirle anlıyor olursa olsun, hiçbir şey bilmeden ve anlamadan tapan kalın kafalı birini tercih eder mi? Yoksa, taraflarının gerçek evrene bütün giriftliğiyle hayranlık duyanını mı tercih eder? Bence bilim, hiç olmazsa kısmen, bilgiye dayalı tapmadır. Benim derin inancım şu ki geleneksel anlamda bir tanrı varsa o takdirde bizdeki merak ve zeka bu tanrı tarafından bahşedilmiştir. Evreni ve kendimizi keşfetme tutkusunu bastırarak bahşedilen bu armağanları takdir etmekten âciz duruma düşeriz. Öte yandan, eğer geleneksel türde bir tanrı mevcut değilse, o takdirde, merakımız ve zekamız son derece tehlikeli olan bir dönemde hayatta kalmamızı sağlayan araç gereçler olacaktır. Her iki durumda da öğrenme müteşebbisliği bilimle uyum içindedir; dinle de uyum içinde olmalıdır ve bu insan türünün gelişip iyileşmesi için şarttır.