Gayet basit bir benzetimle size cevap vereyim: İçki içmeyen barmen, yüzme bilmeyen kaptan oluyor... Bu da olabilir...
Bilim ve din, bambaşka kaynaklardan beslenen ve bambaşka iddialarda bulunana olgulardır ancak bu gerçek, bu olguların ilişki halinde olmalarına engel değildir. Bilime dini bakışla, dine bilimsel bakışla yaklaşılabilir. İşte Teoloji de dinlere, din olgusuna ve dinin kapsamındaki hemen herşeye bilimsel bir bakışla yaklaşılan alanı işaret eder. ...loji eki alan alanlar birer bilimdir ancak bu bilim dalları, ilgilendikleri alanın çalışan biliminsanları, o alanların birer tüketicisi, inananı, temsilcisi olmayabilirler. Buradaki loji eki, o alanın, bilimsel esaslar ve yaklaşım biçimleri ile ele alındığına işaret eder. O alanın iddia ettiklerine inanıldığı, o olgunun öğretileri doğrultusunda yaşayan insanların bulunduğu bir alan olduğu anlamına gelmez. Dinlerin tarihi binlerce yıl geçmişe dayanır ve dinler insanlık tarihinde sayısız alanı etkilemiş, sayısız alanla etkileşim halinde olmuştur. Dinin sosyal, psikolojik, kültürel, sanatsal, politik, ekonomik etkileri ve önemi vardır. Dini öğretiler sayısız noktaya parmak basar ve etkide bulunur. Tüm bunları bilimsel bakışla incelemek teolojidir zaten. Ama dediğim gibi inanarak, bir temsilcisi ya da takipçisi olarak değil. Aksine dine yargılayıcı, inceleyici bakarak. Örneğin "Çağlar boyu Dinlerin, sosyal dünyaya etkileri" diye bir tez çalışacak olsanız bu yüksek oranda teolojinin alanına girer. Bu tezi çalışacak kişi "Allahın izniyle çalışmamıza başlayalım" gibi bir kafada olmaz. Bu çalışmayı yapan kişi ateist de olabilir. ama yaptığı çalışma teolojinin konusudur.