Öğretide genellikle iki tip yoruma rastlanıyor. Anayasanın lafzından hareket edenler dördüncü maddenin değiştirilerek değiştirme yasağının ortadan kaldırılabileceğini, kurucu iradenin bunu engellemediğini iddia ediyor. Öbür yandan Anayasanın gayesine göre yorum yapanlar dördüncü maddenin de değiştirilemeyeceğini, bunun yapılmasının kurucu iradenin amacına aykırı olduğunu ileri sürüyor.
Anayasa hukuku açısından anayasayı yapan iradeye kurucu irade, kurucu iradenin yaptığı anayasaya göre davranan iradeye ise kurulu irade denir. Kurucu irade genellikle devrim, ihtilal, darbe, savaş, işgal gibi hukuk dışı yollardan doğar. Bu yolların ardından kurulan irade ise meşruiyetini kurucu iradenin yapmış olduğu anayasadan alır. Meşruiyet kaynağı olması sebebiyle kurulu irade anayasa hukuku açısından kurucu iradenin dışına çıkmamalıdır.
Mukayeseli hukukta değiştirme yasağı öngören maddelerin kendisini de koruma altına alması nadir görülen bir durum. Hukuk tarihimizde de anayasalarımız böyle bir örneğe sahip değil. 1924 Anayasası m. 102/4 ve 1961 Anayasası m. 9 da devlet şeklinin cumhuriyet olduğunu belirten maddeyi değiştirmeyi yasaklıyor. Ancak bu maddeler de kendisini koruma altına almıyor. O halde lafzi yorum yapanlara göre bu maddeleri değiştirdikten sonra monarşiye geçmek mümkündü. Öbür yandan kurucu iradenin bunu arzuladığını söylemek pek doğru olmasa gerek.
Sonuç olarak değiştirme yasağı öngören maddelerin kendisini de koruma altına almasını beklemek anayasa hukukunun genel mantığı içerisinde kabul edilebilir bir düşünce değil. Gerek uluslararası gerek ulusal benzerlerine bakıldığında değiştirme yasağı öngören maddelerin kendisini de koruma altına almasını beklemek, bunu yapmadığı takdirde değiştirme yasağının kaldırılabileceğini düşünmek doğru değil.
Kaynaklar
- Yazar Yok. Makale 1. (2 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı
- Yazar Yok. Makale 2. (2 Ağustos 2020). Alındığı Tarih: 2 Ağustos 2020. Alındığı Yer: Bağlantı | Arşiv Bağlantısı