İlgili makaleleri Bilim ve Ütopya dergisinin Şubat 2020 sayısında bulabilirsin (Tanrının ve İnancın Evrimi)
Detaylı bir şekilde birçok makale bulunmaktadır. Yuval Noah Harrari`nin 3 kitabında da bazı yanıtlar bulabilirsin.
İlgili makaleleri Bilim ve Ütopya dergisinin Şubat 2020 sayısında bulabilirsin (Tanrının ve İnancın Evrimi)
Detaylı bir şekilde birçok makale bulunmaktadır. Yuval Noah Harrari`nin 3 kitabında da bazı yanıtlar bulabilirsin.
merhabalar Ege Sancak
Celal Şengör güzelce anlatmış bu durumu aslında. İnsanoğlu hayatta kalmak için öğrenmek ve bu öğrendiklerini kullanmak zorundadır. bilimsel olarak açıklayamayacağın şeyler içinse efsaneler uydurmuşlardır. işte Olimpos dağının üstünde tanrılar yaşar, Zeus kızınca şimşek yollar falan gibi.
buna ekstra bir şeyler de eklemek isterim. evet din çevresini öğrenmek için çıkmıştır ama bir amacı daha olmuştur dinin. Yoldaş Karl Marx'ın da dediği gibi din halkın afyonudur. yani başka insanları yönetmek için kendinin daha üstün olduğuna inandırman gerekir, üstün bir gücün dediğini yapmak üzere kültür şekillenmiştir her zaman. mesela Sümer dininde krallar tanrıyla iletişime geçebilirdi, yarı tanrıydı yada Antik Mısır'da Firavunlar tanrısal güçleri olduğuna inanılırmış. bunların hepsi tabi ki de otoritesini korumak, ihaneti önlemek, sadakati sağlamak ve isyanları kolay bastırmak amacıyla türlü türlü efsaneler çıkmıştır. Hristiyanlıkta da aynı örnekler verebilirim, Papa ferman verdikten sonra tahta geçme işlemi gerçekleşiyordu ki insanlar tanrı tarafından seçildi bizim için en hayırlı bu tarzında bir düşünce hakim oluyordu.
bunun dışında savaşlarda ordunu azdırmak içinde çokca kullanılan bir malzeme. onlar dinimize saldırıyor, tanrı bizim tarafımızda, biz ölürsek cennete gireriz, onlar cehenneme gidicek, savaştan kaçarsam tanrı beni sonsuza kadar cezalandırır gibi şeyler vardır her zaman vardır. bir ülkede iç karışıklık çıkarmak içinde aynı şekilde sürekli din kullanılır. mesela Osmanlı'da çok fazla isyanın çıkma sebebi Din elden gidiyor diyerek çıkmıştır. din ayrıca fakirlere dayanma gücünü verir, itaat etme gücünü verir, sessiz kalmasını sağlar. şahsi fikrim ve tecrübelerim diyor ki birçok insan dini yüzünden minimumda yaşamayı dert etmiyor, daha fazlasını istemiyor, şükür etmeyi marifet sanıyor.
Bu çok uzun bi konu. Sıkmadan kısaca değinmeye çalışacağım.
1) Düşünme Sorgulama
a) İnsanlar düşünmeye başladıkça sorgulamaya da başladılar. Şimşek neden çakar, deprem niçin olur,volkan neden patlar vb gibi. Bilgileri yetersiz olduğu için bunları bazı doğa üstü güçlere yüklemişlerdir. Volkan kenarında yaşayan toplumlarda volkan tanrıları, şimşeklerin çok olduğu yerlerde şimşek tanrıları olduğuna inanılmıştır.
Ben nasıl oluştum? Düşüncesi Hatta bazı İlk topluluklara bakıldığında Toprak Ana yı Tanrı kabul etmişlerdir. Bunun nedeni kendilerinin annelerinden çıkması ve anne yarattı düşüncesi ve yiyeceklerinin topraktan çıkması toprak yarattı düşüncesi.
Ayrıca Yeni ölen birine baktıklarında gördükleri tek farkın ölünün ağzından son bi nefes çıkması insanlarda ruh inancı kavramını oluşturmuştur şeklinde görüşler de vardır
2) Toplum olma bilinci
Toplumda düzeni sağlamak için. Çünkü bi toplum ne kadar birbirine bağlı olursa o kadar güçlü olur.
Ayrıca kabile savaşları veya normal savaşlarda ölenlerin cennete gitme düşüncesi toplumları daha güçlü yapmıştır. İnsanlar ben öldüğüm de sonsuz cennete gidicem düşüncesiyle kabilesi için canı pahasına savaşmıştır. Bu yüzden ateist toplumlar günümüze kadar gelememiştir diyenler var. Ama günümüzde böyle şeylere ihtiyacımız olmadığı için dinler sömürü amacıyla kullanılmaktadır
Kısaca değinmeye çalıştığım için bi çok yer eksik kalmış olabilir
Bu soru felsefeden ziyade evrimsel psikoloji ve sosyolojinin konusu. Ancak sosyolojik açıklamalar muhtemelen tek başına yeterli değil. Bunun nedenleri şunlar:
a) Dinler inanılmaz derecede yaygınlar. Hem günümüzde, hem de tarih boyunca bir dine sahip olmadığını söyleyebileceğimiz çok az toplum var.
b) Dinler çok ciddi ortak özelliklere sahipler. Ritüeller, ayinler, çeşitli tabular, dini tecrübe, doğaüstüne duyulan bir tür inanç gibi.
c) Çocuklar dini inançları 'kapmaya' programlı gibiler. Çocukları pek çok şeye inanmaya kolay kolay ikna edemiyor olmamıza rağmen dini inançlara çok kolay bir şekilde ikna oluyorlar. Bu eğilimin bir nedeni olmalı.
Sonuç: Sadece sosyolojik, ve özellikle birilerinin diğerleri üzerine hakimiyet kurması üzerine kurulu açıklamalar dinlerin bu kadar yaygın olmasını, çok fazla ortak özelliğe sahip olmasını, ve son derece kolay bir şekilde benimsenebilen şeyler olmalarını açıklayamıyor. Bir şey bu kadar yaygınsa onun biyolojik bir açıklaması olmalı gibi. Çünkü ortak bir mekanizmadan kaynaklandığını düşünmek çok daha makul böyle bir durumda. Dahası, dinler arası ortak özelliklerin sayısı da dinin öylesine tesadüfen ortaya çıkmamış bir şey olduğunu gösteriyor gibi. Bu durumda evrimsel bir açıklama aramamız daha makul görünüyor. İki ana evrimsel açıklama var:
a) Dinler sahip olduğumuz ve diğer amaçlar için ortaya çıkmış bazı biyolojik mekanizmaların yan ürünü olarak ortaya çıktı. Mesela bazı görüşler fail tanımaya dair bilişsel yetilerimizin 'hiperaktif' olduğunu, dolayısıyla var olmayan yerde bile amaç görme eğilimine sahip olduğumuzu iddia ediyor. Fail tanıma yetimiz olmadık yerde çalıştığı için bütün evrene de faillik/amaç atfediyor. Bu nedenle de bir tür doğaüstüne inanç ve Tanrı inancı ortaya çıkıyor. Dinler buna göre şekilleniyor. (Bu yan ürün açıklamalarından sadece biri.)
b) Dinler yan ürün olabilmek için fazla kapsamlılar ve çok fazla ortak noktaya sahipler. Bu nedenlerden ötürü bizzat kendileri evrimsel açıdan faydalı olmaları nedeniyle evrilmiş olmalı. Toplumsal güveni ve iş birliğini artırmak dinlerin evrilme nedenlerinden biri olabilir mesela.
Bu konular hakkında yaptığım bir podcast bölümünde çok daha detaylı bir şekilde konuştum. Linkini kaynaklara ekliyorum.
Merhaba, tanrı ve din kavramı kültürel evrime göre insan hissiyatlarının bir ihtiyacı sonucu ortaya çıkmıştır. İnsan bu vahşi doğada doğal olarak kendini güvende hissetmek ister. Bu sadece fiziksel bir güven değil aynı zamanda psikolojik bir rahatlamadır da. İşte tanrı kavramı bu süreçte insan zihninin bir ürünü olabilir. Din ise insan toplumlarının bir düzen içerisinde hareket etmesi için ortaya çıkan tanrı temelli veya temelsiz kültürel oluşumlardır. Bu konuda kaynaktaki kitapları okuyabilirsiniz.
Bana en mantıkı gelen ve gerçekten de dinlerin tarihi hakkında mantıklı açıklamalar sunan ihtimal üzerine duracağım. Dinlerin toplumu bir arada tutmak için ortaya atılmış mitler olduğu gerçekten de mantıklı. Örnek verecek olursak birbirinden bağımsız 100 kişilik bir insan topluluğu düşünelim, bu 100 kişiyi nasıl daha kolay kontrol edip beraberliklerini arttırırsınız, tabi ki de ortak amaçlar için yaşayan insanlar olmalarını sağlayarak, yani işbirliği yapmalarını sağlayarak, peki bunu nasıl sağlarız, tabi ki de ortak inançlar ve mitler ile. İnsanlar bu şekilde daha uyumlu yaşar, daha fazla işbirliği yapar ve toplumda (dinin yapısına bağlı olarak) adalet artar, çünkü ahiret gibi inançlar çerçevesinde bu dünya ebedi gerçek değildir ve insanların bu dünyada işlediği ameller üzerine sorguya çekileceği bir son vardır, bu yüzden de insanlar daha ahlaklı bir yaşam sürmeye çalışırlar. Din gibi yapılar bazen bu kadar masum olmayabilir ve insanları kendi iktidarına zorlamak adına devlet görevlileri tarafından kullanılabilir, toplumdaki baskıyı ve köleliği artırmak için kullanılabilir. [1]
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.