Evet, etkiliyor; ama etki iki uçta belirgin. Serin/soğuk su, özellikle sıcak ortamda ya da egzersiz sırasında termoregülasyonu destekliyor ve içimi artırıyor. Buna karşılık "çok sıcak" içecekler (yaklaşık 65 °C ve üzeri) yemek borusu dokusunu yakarak kanser riskini artırıyor. Günlük yaşamın geri kalanındaysa, sağlık açısından asıl belirleyici olan toplam su alımı ve düzenli içim.
Egzersiz ortamındaysa: Serin içecekler palatabiliteyi (içilebilirlik) artırıyor ve vücudun ısı yükünü düşürmeye yardım ediyor; bu nedenle spor hekimliği rehberleri içeceklerin çevreden daha serin, yaklaşık 15–22 °C olmasını öneriyor. Yani soğuk içmek, çekirdek ısı artışını yavaşlatıyor ve daha çok içmeyi tetikliyor; performansı ve güvenliği destekleyen pratik bir strateji.
Kanser biyolojisi açısından değerlendireceksek: 65 °C civarının üzerindeki içecekler, yemek borusunun ince epitelini sürekli yakıp onarım döngüsünü hızlandırdığı için (kronik termal travma), özofagus skuamöz hücreli kanseri riskini artırıyor. Bu mekanizma su için de geçerli; yani belirleyici olan sıvının türü değil, sıcaklığı. Dolayısıyla, ben sıcak içecekleri birkaç dakika soğutmayı, egzersizde ve sıcak havada ise serin içmeyi öneriyorum. Sonuç olarak da, çoğu durumda "hangi sıcaklıkta rahat içebiliyorsanız o" makul; kaynar içmek değil.
Kaynaklar
- Dana Loomis, et al. (2016). Carcinogenicity Of Drinking Coffee, Mate, And Very Hot Beverages. The Lancet Oncology, sf: 877-878. doi: 10.1016/S1470-2045(16)30239-X. | Arşiv Bağlantısı
- Michael N. Sawka, et al. (2007). American College Of Sports Medicine Position Stand: Exercise And Fluid Replacement. Medicine & Science in Sports & Exercise, sf: 377-390. doi: 10.1249/mss.0b013e31802ca597. | Arşiv Bağlantısı