Tolstoy'un Müslüman olduğuna ilişkin iddialara temel teşkil eden yazışmalarını (mektuplar), "İtiraflarım" ve "neye İnanıyorum" adlı risalelerini dikkatle okudum. Bu konudaki kanaatim şudur: Tolstoy, "saf din" arayışındaydı. Hıristiyanlıktan asla kopmadı ama bu dini, "sevgi, vicdan, merhamet" kavramları üzerinden kendince "arındırmaya" çalıştı. Kilise ritüellerine, "haça tapmaya", "İsa'nın annesine tapmaya" vs. kesinlikle karşı çıktı. İslamiyet'te bu tür "saçmalıkların" olmadığını gördü ve "Kilise Hıristiyanlığı" karşısında İslamiyet'in bu bu tür saçmalıklardan uzak olduğuna karar verdi. Ama aynı şekilde, İslamiyet'te "biçimsel ibadetler" bulunmasını Kilise Hıristiyanlığı ile aynı yere koydu. O, bütün bunlardan arındırıldığında Budizm, Taoizm vs. gibi eski dinlerin de aynı yerde, yani "sevgi, vicdan, merhamet" noktasında buluştuğuna karar verdi. Bu kavramlar aslında "kendi Hıristiyanlığının" esaslarıydı. İncil'i bu kavramlara dayanarak arındırmaya, "gerçek İncil"i bulmaya çalıştı. Bütün bu çatışmalı sorgulama süreçlerinde İncil'den hiç kopmadı. Son bunalım yıllarında yazdıklarının tümü İsa ve "arındırılmış" İncil'e bağlılığını göstermektedir. Sonuç olarak o, asla Müslüman olmadı, ama bir Kilise Hıristiyan'ı olarak da ölmedi. Bu rafine etme eyleminin sonuçlarına bakarak, onun Müslüman olduğunu iddia etmek kadar, Budist, Yahudi, Taoist vs. olduğunu da söylemek mümkündür. Ama hiç biridir. Aforoz edilmiş olmasına karşın, kendi bildiği ve inandığı içeriğiyle Hıristiyan'dı, öyle öldü. Mezarında haç bulunmaması onun Hıristiyan olmadığını değil, Kiliseden arındırılmış bir Hıristiyanlığa inandığını göstermeyi amaçlamaktadır.
KAYNAKLAR
[1] Lev Tolstoy, İnancım Neden İbarettir, Eko Kitaplığı, Eylül, 2006[1]
Lev Tolstoy, İtiraflarım, Antik Dünya Klasikleri[1]
Lev Tolstoy, Hz. Muhammed, Karakutu Yayınları