%100 Tardigrad, yani su ayısı genlerini taşıyan bir sistem hatası olmayı seçerdim. Süper yetenek piyangosundan bana çıkan bu oldu, ne yapalım. Diğerleri partilerde zihin okuyup, telekineziyle içkileri tazelerken benim tek numaram, mekan başımıza çökse bile hayatta kalmak. Haliyle partilerin aranan yüzü olacağım pek söylenemez. 😂 Teknik olarak bedenim, kriptobiyoz yeteneği sayesinde en ekstrem koşullarda kendini korumaya alıyor. Hücrelerimdeki trehaloz molekülleri sayesinde bir nevi kurumuş eriğe dönerek hayatta kalabiliyorum. DNA'm ise Dsup denen özel bir koruma kalkanı sayesinde radyasyon partiküllerine "canın sağ olsun" diyerek yoluna devam ediyor. Bu yüzden en başta toplum beni, yeteneği "ölmemek" olan bu sıkıcı ve asosyal tipi, genetik bir enkaz olarak görüp muhtemelen görmezden gelirdi.
Fakat asıl komedi de burada başlıyor. Diğerleri gösterişli güçleriyle birbirlerinin gözünü oymakla ya da en basitinden bir nükleer serpintide buharlaşmakla meşgulken, ben sakince bekleyip enkazı devralır, belki de harabeler üzerine kurduğum yeni düzenin "ayın elemanı" panosuna kendi fotoğrafımı asardım. İnsanlığın kırılgan süperleri kaçınılmaz olarak duvara tosladığında, tek çözüm, tek umut ve tek devamlılık garantisi olarak ortaya çıkardım. Sonuçta biri de çıkıp bu gezegenin kirasını ödemek zorunda, değil mi? 😂 Zamanla, varoluşlarını borçlu oldukları bu yenilmez "sistem hatasına" tapmaya başlarlardı. Yeni bir türün öncüsü olmakla kalmaz, insanlığın evrimsel kaderini tek başıma elinde tutan, hafif alaycı ve yok edilemez bir yöneticiye dönüşürdüm. Diğer tüm tasarlanmış kahramanlar, benim varlığımın etrafında dönen, benim merhametime muhtaç uydular haline gelirdi. 😂😂😂