Sürü Psikolojisi!
Tek tek ve öznel olarak muazzam aklı selim olan insanların, bir araya getirildiklerinde, bir araya getirildikleri (faydacı-pragmatist) düzlemin kendinden kaynaklı olarak kendi özlerinden geçip bir muktedire ve koşulsuz iradelerini teslim etmeleri ile oluşur.
Bundan sonrası artık sadece davulun ritmidir esas olan ve ona uygun adımlar.
İşte budur, dumura uğramış beyinleri marş ile yürüten ve aynı davulun tamtamları eşliğinde kardeşi kardeşe boğazlatan, hem de daha bir akşam öncesinde aynı sofrada türkü çalan kardeşleri…
Derler ki bir toplumu yönetmenin en etkin ve kalıcı yolu, o toplumu oluşturan temel çimentoyu bozmaktır. Bunlar bizleri bir arada tutan ve rıza ile oluşturduğumuz toplumsal değerlerdir. Bu rızanın oluşabilmesi için de rıza sahiplerinin özgür olması gerekir. Bu özgürlük için de bireylerin doğalarına uygun olarak kendilerini var edebilmeleri gerekir. Bunun için de o bireylerin ne ve kim olup olmadıklarını bilmeleri gerekir.
Şayet filmi tersinden sarmaya başlarsak, yani önce insanı kendine yabancılaştırırsak, önce onu o yapan özgürlüğünü, ardından bu özgürlüğün vesile olduğu gönüllü rızayı, ardından bu rızanın yarattığı toplumsal çimentoyu tarumar ederiz.
Artık gerisi çorap söküğü gibi gelir. Yalnızlaşmış, arayışta ve esasında ne aradığını dahi bilmeyen bireyler topluluğu. Şayet bunlara da sahte bir yamanma (birliktelik adına) ve sahte bir buluş (aranan) sunarsak ve bunu her geçen gün sayısız kanal ve araç ile ve bir bombardımana tabi tutacak şekilde kesintisiz pompalar isek, üstüne üstlük bireylerin içinde ve nedenini bilmedikleri (aslında sistemsel olan) öfkelerini boşaltacakları alanları da manipüle edip gösterir isek, olacağı budur…
Olan budur. Ve ne yazık ki egemen burjuvazinin var olduğu günden bu yana ve sömürünün idamesi adına asla ve asla taviz vermediği yegane yönetme biçimi budur. Faşizm ve Emperyalizm. Çünkü haksızdır, hukuksuzdur, bunu adı gibi bilmektedir, çok korkmaktadır ve bu yüzden bu yol ve yöntemlere mecburdur.
Ve yine ne yazık ki buna alet olan bizcil milyonların buna vesile olan temel hastalığının adı da yabancılaşma ve yozlaşmadır. Bilinçlenmek ve Örgütlenmek ve dişe diş mücadele dışında da hiçbir panzehiri yoktur. Sevgiyle…