Bilinç ve zekâ, evrimsel sürecin yalnızca biyolojik değil, zihinsel kırılma noktalarıdır. İlk canlılar çevresel uyarılara otomatik tepkiler verirken, zamanla bilgi işleyip karar verebilen sinir sistemleri gelişti. Zeka, bu sistemlerin çevreye uyum sağlamak için kullandığı stratejik düşünme becerisiydi — hayatta kalmak, tehlikeyi sezmek, sosyal bağları yönetmek…
Bilinç ise bir adım ötesidir:
Kendi varlığının farkına varmak, geçmişi hatırlayıp geleceği düşlemek.
Bu özellikler, özellikle sosyal türlerde avantaj sağladı. Çünkü empati kurabilen, plan yapabilen ve kendini başkalarının yerine koyabilen bireyler, daha etkili işbirliği yaptı. Bugün biz, bu uzun sürecin sonucuyuz. Sadece düşünen değil, düşünen üzerine düşünebilen varlıklarız. Belki de bilinç, evrimin evrene bıraktığı en derin sorudur — ve insan, o soruya dönüşen ilk cevaptır.