Beğenilme arzusu ve buna bağlı kaygılar, kökenleri insanlığın evrimsel geçmişine dayanan çok temel bir sosyal güdüdür. Atalarımızın küçük, birbirine bağlı gruplar halinde yaşadığı dönemlerde, grup tarafından kabul görmek ve beğenilmek, hayatta kalma ve üreme başarısı için kritik öneme sahipti; çünkü grup dışına itilmek, kaynaklardan mahrum kalmak ve tehlikelere karşı savunmasız kalmak anlamına geliyordu. Dolayısıyla, başkalarının onayını arama ve reddedilmekten kaçınma eğilimi, sosyal bağları güçlendiren ve işbirliğini teşvik eden adaptif bir özellik olarak evrimleşti. Bu temel dinamik, sosyal statü, eş seçimi ve grup içi uyum gibi konularda benzer "onaylanma" mekanizmalarının işlediği pek çok sosyal hayvan türünde de farklı biçimlerde gözlemlenebilir. Ancak bu ihtiyacın şiddetinin kişiden kişiye bu kadar farklılık göstermesi, işin içine hem doğuştan gelen mizaç farklılıklarının hem de yaşam deneyimlerinin girmesinden kaynaklanır; evet, genetik yatkınlıklar kişinin temel kişilik özelliklerini (örneğin, sosyal onay ihtiyacına daha duyarlı veya daha kaygılı bir yapı gibi) etkileyebilirken, çocukluktaki bağlanma deneyimleri, yetiştirilme tarzı, kültürel normlar ve öğrenilmiş başa çıkma stratejileri de bu temel güdünün ne kadar baskın olacağını ve kişinin beğenilmek için ne kadar çaba göstereceğini veya bunu ne kadar umursayacağını büyük ölçüde şekillendirir.[1]
Kaynaklar
- Compassionate Counseling St. Louis. Anxiety And The Need To Be Liked. (20 Mart 2018). Alındığı Tarih: 29 Nisan 2025. Alındığı Yer: Compassionate Counseling St. Louis | Arşiv Bağlantısı