Çok güzel bir soru.
Her şeyden önce, şunun altını çizerek başlamak gerekiyor: Bir insanın karakteri ve liyakati, siyasi görüşünden çok daha önemlidir. Yani bir kişinin komünist, liberal, muhafazakâr ya da sosyal demokrat olması, onun ne kadar dürüst, vicdanlı, adaletli ya da empatik biri olduğunu belirlemez. Ama şu da bir gerçek ki, siyasi ideolojiler bireylerin dünyaya bakışlarını şekillendirir, değer sistemlerini etkiler ve karar alma süreçlerinde pusula görevi görür.
Komünist kişiler para babalarına oynamaz, insana insan olduğu için değer verir. Gerçek, samimi bir komünist, insanlar arasında sınıf, ırk, cinsiyet ya da ekonomik statü gibi farkların toplumsal değer belirlemesini reddeder. Onun gözünde bir CEO ile bir çiftçi aynı değerdedir; bir bankacıyla bir işçi eşittir. Çünkü komünist bir birey, insanların ne kadar para kazandığına, hangi arabaya bindiğine, nerede tatil yaptığına değil, nasıl bir hayat sürdüğüne, emeğine, üretimine ve toplum içindeki katkısına değer verir.
Ayrıca, komünist bir başkan parayı her şeyin ölçüsü olarak görmez. Kapitalist sistemin en büyük zaaflarından biri, başarıyı ve değeri tamamen maddi kazançla ölçmesidir. Ama komünist bir lider için başarı, sadece ekonomi büyüdü mü, şirketler ne kadar kâr etti, zenginler daha da zengin oldu mu sorularıyla ölçülmez. Asıl mesele, halkın hayatı ne kadar kolaylaştı? Evsizlerin durumu düzeldi mi? Asgari ücretle geçinenler artık insanca yaşayabiliyor mu? Eğitim ve sağlık gerçekten herkesin hakkı hâline geldi mi? Bu sebeple rüşvet ile kendinden taviz vermez, ahlaksızlıklara yaklaşmaz.
Lükse karşıdır. Gösterişi, israfı, şatafatı sevmez. Bu yüzden bir komünist başkanın makam odası abartılı olmaz, arabası son model olmaz, protokollerle, kırmızı halılarla vakit kaybetmez. O, halkın arasında, halkla birlikte olmaktan yana tavır alır. Gösterişten uzak bir lider, halkın güvenini daha kolay kazanır.
Bir diğer önemli özelliği de uzun vadeli ve sistemsel düşünmesidir. Komünist bir başkan günü kurtarmak için karar vermez. Gecici çözümlerle yetinmez. Sistemin neden yanlış işlediğini sorgular, köklü değişiklikler önerir. “Bu sistem kime hizmet ediyor?” diye sorar. İşte bu sorular, bizi gerçek çözümlere götürür. Bugünün sorunlarını yaratan sistemin kendisiyse, sadece semptomlara değil, nedenlere odaklanmak gerekir. Komünist bir liderin farkı da burada ortaya çıkar: O sadece çürüyen yaprakları budamaz, ağacın köklerine iner.
Bu sebeple komünist başkan seçmek, daha adil, daha eşitlikçi, daha vicdanlı bir toplum yaratmaya çalıştığı için onları seçmeliyiz. Ama daha önemlisi kişinin karakterinin, ideolojisiyle uyumlu olması; sözleriyle eylemlerinin birbirini tutmasıdır. Eğer bu tutarlılık varsa, o zaman sadece iyi bir komünist değil, aynı zamanda iyi bir insan ve iyi bir lider Başkanlık koltuğuna oturur.