Merhaba Alper Keskin,
Kurşun suyu, bir diğer adıyla Eau de Goulard, geçmişten bugüne antiseptik ve antiinflamatuar özellikleri nedeniyle öne çıkan ve tıbbi amaçlarla kullanılan bir çözeltidir. Genellikle kurşun asetat veya kurşun süboksit içeren bu karışım, özellikle cilt hastalıkları, yaralanmalar ve yanıklar gibi durumlarda etkili bir tedavi yöntemi olarak tercih edilmiştir. 18. yüzyılda Fransız hekim Thomas Goulard tarafından üretilen bu çözelti, adını da bu hekimden almıştır. O dönemde egzama, dermatit ve diğer cilt rahatsızlıklarında kullanımı oldukça yaygın olan kurşun suyu, aynı zamanda enfeksiyon riskini azaltmak ve inflamasyonları kontrol altına almak için kullanılmıştır. Ancak bilimsel araştırmalar, kurşunun insan sağlığı üzerindeki ciddi toksik etkilerini ortaya koymuştur. Kurşun, akut zehirlenme durumlarında kusma, karın ağrısı ve nörolojik semptomlara neden olabilirken, kronik maruziyet durumunda böbrek hasarı, anemi, sinir sistemi bozuklukları ve çocuklarda zeka geriliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilmektedir. Ayrıca kurşun, cilt yoluyla emilebilmekte ve vücutta birikerek toksik etkiler göstermektedir. Bu yan etkiler nedeniyle kurşun içeren ürünler, Avrupa Birliği, ABD ve birçok gelişmiş ülkede yasaklanmıştır.
Ancak bazı ülkelerde geleneksel tıp uygulamaları kapsamında bu tür çözeltilerin hala kullanılabildiği görülmektedir. Kurşunun insan sağlığına olan zararları bilimsel olarak kanıtlandığı için, bu tür ürünlerin üretimi, satışı ve kullanımı kesinlikle önerilmemekte ve halk sağlığını korumak adına sıkı denetimlerin yapılması gerekmektedir. Kurşun suyu, tarihsel bir tedavi yöntemi olarak tıbbi literatürde yer alsa da, günümüz sağlık standartlarına göre tehlikeli ve zararlıdır. Peki Türkiyede neden hala kullanılıyor ? Kurşun suyunun Türkiye'de hala yasaklanmamış ve kullanılabilir durumda olmasının birkaç nedeni olabilir. Bu durum, sağlık politikalarındaki eksiklikler, farkındalık düzeyi ve denetim süreçleri gibi çeşitli faktörlerle ilişkilendirilebilir. Öncelikle, Türkiye’deki sağlık düzenlemelerinin Avrupa Birliği ve ABD gibi gelişmiş ülkelerle aynı hızda güncellenmemesi önemli bir etken olabilir. Türkiye'de majistral ilaçların ve geleneksel tedavi yöntemlerinin bazılarının hala kullanımda olması, yasal boşluklardan kaynaklanıyor olabilir. Özellikle geleneksel tıbbın etkili olduğu düşünülen uygulamaları, modern tıp düzenlemelerinden muaf tutulabiliyor.
Bir diğer neden, sağlık profesyonelleri ve halk arasında kurşunun toksik etkileri hakkında yeterli farkındalık olmaması olabilir. Kurşun zehirlenmesi genellikle uzun vadede etkilerini gösterdiği için akut bir tehdit olarak algılanmayabilir. Bu durum, sağlık çalışanlarının ve eczanelerin bu tür ürünleri reçete etmeye veya satmaya devam etmesine neden olabilir. Ayrıca, bazı kişiler tarafından geleneksel bir tedavi yöntemi olarak görüldüğü için, alternatif tedavi yöntemlerinin eksikliği veya daha pahalı olması, bu ürünlerin kullanımını sürdüren bir grup insanın varlığına yol açabilir. Son olarak, Türkiye’de geleneksel ve alternatif tıp uygulamalarına olan ilginin yüksek olması, kurşun suyu gibi eski tedavi yöntemlerinin hala talep görmesine neden olabilir. Halk arasında bu tür ürünlerin etkili olduğuna dair inançlar, bilimsel kanıtlara rağmen kullanımın sürmesine katkı sağlayabilir.
Umarım cevabım faydalı olmuştur.