Keşfedin, Öğrenin ve Paylaşın
Evrim Ağacı'nda Aradığın Her Şeye Ulaşabilirsin!
Yeni Soru Sor
Paylaşım Yap
Sorulara Dön
Muhammet Çağrı Tan
Üye 22 Aralık 4 Cevap
3

Dini kaynaklara ne kadar güvenebiliriz?

Dini kaynakları toplamanın pek çok yöntemi vardır. Örneğin Buhari'nin veya Ebu Davud'un hadis kaynakları, raviler ve hadisleri ezberlemiş sahabelerden alınan hadislerin titiz çalışmalarla derlenmesi sonucu oluşturulmuştur. Peki ama, bunca titiz çalışmaya rağmen, raviler ve diğer anlatıcılar hata yapmış veya bu hadisleri değiştirmiş olamaz mı?
1,044 görüntülenme
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Tüm Reklamları Kapat
4 Cevap
Esat Kudret
Akıl yürütmeyi öğrenmeye çalışan bir öğretmenim. 24 Aralık

EVRİM her yerde!

Bugün, deneye, gözleme ve maddi-somut kanıta dayalı bilime bile kuşku ile baktığımız bir dönemde hiçbir ispata dayalı olmayan ve tamamen inanç temelli bir alanla ilgili, geçmişten günümüze nakledilen bilgilerin güvenilir olup olmadığı konusu da inanç temelli el alınacak bir konudur.

Ancak bu, bu konuda akıl yürütemeyeceğimiz anlamına gelmez. Neticede insana özgü ve nesilden nesile taşınan bütün anlatılar, anlatanın katkısına mazhardır. Bir diğeri ise; ilgili anlatının varlığını sürdürebilmesinin ancak yeni döneme ve durumlara adapte olabilmesi ile mümkündür. Yani bilimsel veya değil, bilginin zorunlu toplumsal evrimine doğrudan bağlıdır.

Tüm Reklamları Kapat

Zira bugün inanç temelli her şeyde, tek tanrılı dinler dahil olmak üzere, aynı dine, aynı peygambere, aynı kitaba bağlı olarak çok farklı inanç ve mezheplerin varlığı, aynı inanç ve mezheplerin bile farklı toplumsal yapıların egemen olduğu farklı coğrafyalarda farklı yorumlanışı bundandır.

Emin olduğumuz şey şu: Bugüne kadar gelebilen; sürekli olarak, az ya da çok, gelişen ve dönüşen dünyaya ve hitap ettiği toplumlara kendini uyarlayabilendir. Neticede evrim her ne kadar canlılara özgü olarak hafızalara kazınsa da, esasında kelime anlamı olarak evrim; süreğen evrensel devinime eş zamanlı ve denk düşen güncellemenin (Adaptasyonun) her alandaki adıdır. Dini kaynaklar bundan muaf değildir. Hatta hiçbir şey…

İradi olarak ve bir amaç dahilinde yapılan değişiklikler, parça-bütün ilişkisinden bağımsız ve yine iradi olarak öne çıkarılanın temel alındığı yorumlar, iradi çarpıtmalar, bütünden sadece kendine yontacak parçaları temel alan yaklaşımlar ve bunlara yönelik inanç sisteminin güç ölçeğinde yeniden dizaynı hep bu minvaldedir.

Nitekim bilimsel metodolojiyi kullanan tarih bile, yazanların yapanlara sadakatinin azlığından ve ya yokluğundan dolayı bundan fazlasıyla mustarip iken, hiçbir bilimsel metodolojiye sığmayan (az da olsa toplumlar tarihi nezdinde yapanlar olsa da) inanç sistemlerinin ve dayandığı kaynakların ilk hallerini koruyabilmesi hem bu nedenle hem de evrimsel akıl yürütme açısından mümkün değildir. Hele ki işin içinde sözlü aktarım ve insan faktörü söz konusu olunca…

3
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Sena Küçükkıvanç
Yazar&Editör 23 Aralık

Sabah ezanında uyanmış bir insanın (tamam, mutlak ateist olarak bana pek uygun bir örnek değil ama varsayalım) rüyasını bir arkadaşına anlatması bile başlı başına bir macera. Ne gördük, nasıl gördük, hangi detaylar değişti? Daha 2-3 saat önceki rüyayı tam hatırlayamayabiliyoruz. Ertesi gün anlatınca daha da farklı aktarabiliriz, çünkü hatırladıklarımızı karıştırırız. Bu kadar yakın zaman aralığında bile bellek oyunlar oynuyorsa, 1400 sene evvelki sözlerin ağızdan ağıza dolaşırken hiç mi sapma olmaz?

Psikolog Hermann Ebbinghaus, 19. yüzyılda unutma sürecini incelemiş ve "Ebbinghaus Forgetting Curve" (Ebbinghaus Unutma Eğrisi) denilen bir model geliştirmiştir. Kabaca, öğrendiğimiz bilginin büyük bir kısmını ilk birkaç saat veya gün içinde unutmaya başlarız. Elbette bu deneysel olarak kısa hece dizileriyle yapılmış bir çalışma, ancak genel çerçeve bellekle ilgili gerçeği yansıtıyor. Bugün böyleysek, bin küsur yıl önce sözlü aktarımın nelerle karşılaştığını varın siz düşünün. Bir kişi, bir hadisi yanlış hatırladı mı, o hadisi aktardığı insanlar da aynı hatalı versiyonu taşıyabilir; tıpkı bozuk bir kopyayı çoğaltmaya devam etmek gibi.

Teknik açıdan bakacak olursak, sözlü bir zincirde (bir raviden diğerine aktarılan süreçte) toplam hata oranını kabaca tahmin etmek için şu tür bir formül düşünebiliriz bence:

Tüm Reklamları Kapat

Yani:

, tek bir anlatımın bozulma (hata yapma) olasılığını gösteriyor.

, aktarım sayısı (yani zincirde kaç kişi bilgiyi başkasına anlatıyor) demek.

Tüm Reklamları Kapat

Eğer çok küçük olsa bile, büyüdükçe 1'e yakınsayan bir hata toplama olasılığı doğabiliyor. Yani zincir uzadıkça, dişe dokunur bir bozulma riski artıyor. Bir rivayet, on rivayete, o on rivayet belki yüzlerce varyanta bölünmüş ve derken her bir varyanta küçük küçük hatalar eklenmiş olabilir. Bu tabii malzemenin tamamı yanlış diye damgalamayı gerektirmese de, "çok titiz çalışıldı, her şey yüzde yüz korunmuş" demek pek de realist gelmiyor.

Diyelim, Emeviler dönemi, Abbasiler dönemi... Her dönem, kendi bakış açısını meşrulaştırmak için hikâyeler, övgüler, rivayetler yayma eğiliminde olmuştur. Joseph Schacht veya Ignác Goldziher gibi araştırmacılar da bu konudaki şüpheleri dillendirmiştir. İnsan doğası gereği, kendi bulunduğu grubu haklı gösterecek, propaganda unsuru olabilecek rivayetleri "doğru" ya da "orijinal" saymaya yatkın olabiliyor. Bir futbol takımını "her zaman şampiyondu" diye anlatan bir fanatik gibi. Halbuki arada mağlubiyetler, puan kayıpları, tartışmalı hakem kararları da var. Ama taraftar, hikâyenin bu kısımlarını bazen görmezden gelir ya da çarpıtarak anlatır. Tarihte de siyasi ve mezhepsel ayrımlar hadislere yansımış olabilir.

Nasıl ki bir bakterinin genetik bilgisinde küçük mutasyonlar birikerek zamanla farklı türlere yol açabiliyorsa, sözlü gelenekte de "mutasyon" diyebileceğimiz ufak tefek değişiklikler birike birike farklı varyasyonlara neden olur. Sonra bu varyasyonlardan bazıları "seçilir" (beğenilir, meşhur olur, yazıya geçirilir) ve elenmeyen bu anlatılar hâkim rivayet haline gelir. Evrimde "fit olan kazanır'" diyoruz; burada da "politically fit" (siyaseten veya toplumsal açıdan işine yarayan) olan rivayet yaşıyor.

Bir konuyla ilgili iki farklı hadisin varlığına sık sık rastlanabiliyor. Bu da "Hangisi doğruydu?" sorusunu getiriyor. Şöyle düşünün, sınavda öğrenciler birbirlerinden kopya çektiği halde, aynı soruya birbirinden farklı cevaplar yazmışsa dersiniz ki "Burada bir tuhaflık var." Elinizde, aynı olay hakkında farklı aktarımlar varsa, en azından bir kısmında çelişki olması kaçınılmaz.

Bazı hadislere bakınca, mesela göğün yedi kat olması, evrenin merkezinin Dünya oluşu gibi, bugünkü bilimsel çerçevede anlamsız duran ifadelere rastlanır. Hadi diyelim bu ifadeler mecazi anlatımdı, sembolikti — ama tam da hangi hadis sembolik, hangisi literal dendiğinde, işler iyice karışabiliyor. Birisi, "Bu ayette/hadiste kastedilen aslında mikrodünyadır" der, öbürü "Hayır, bildiğin gök kubbedir" diye ısrar eder. Bundan yüz yıllar evvelki astronomi ve coğrafya bilgisi de epey sınırlıydı. Dolayısıyla bu metinlerin insan aklının ve o dönemin kültürel arka planının ürünü olması çok daha mantıklı geliyor.

Yukarıda bahsettiğimiz gibi, aktarımlar matematiksel modellerle analiz edilebilir. Eğer bir hadis, çok sayıda bağımsız kanaldan, birbirinden habersiz ravilerden, coğrafi olarak farklı ortamlarda benzer şekilde geliyorsa belki "görece" daha güvenilir sayabiliriz.

Ama şu da var: O dönemdeki iletişim ve seyahat koşulları göz önüne alındığında, aslında "bağımsız" sandığımız zincirler bir yerde kesişiyor olabilir. Neticede, tam olarak "kontrol grubu" gibi bir durumdan söz edemeyiz.

Bilimde, bir iddia her zaman yeniden test edilebilir, deneyle ispatlanabilir veya yanlışlanabilir. Oysa dini metinler, test edilebilirliğin ötesinde kutsal sayıldığından, bilimsel sorgu süzgecinden geçemez. Benim için dayanağı gözlem ve deney olmayan hiçbir iddia mutlak doğruluk taşıyamaz. Bu nedenle "Hadis şu şu rivayet zinciriyle yüzde yüz doğru" demek, bilimin doğasına aykırı düşüyor. Bilim "mutlak kesinlik" yerine "olasılıklı doğrulama" yapar.

Elbette inananlar için bu metinler kutsaldır, manevi değeri çok büyüktür. Ancak benim için bu rivayetlerin büyük oranda insan emeğinin, politik güç mücadelesinin ve sözlü kültürün zihinsel oyunlarının bir ürünü olduğunu söylemek daha ikna edici duruyor.

Matematiksel modelden tutun da tarihsel olaylara, evrimsel benzetmeden günlük yaşama kadar, her açıdan değerlendirince, "Kutsal metinler kusursuzdur" önermesini doğrulayacak sağlam kanıt göremiyoruz. Dolayısıyla "yüzde yüz güvenilirlik" beklentisi, bilimin ve insan aklının deneyimlediği gerçeklik çerçevesinde pek de yeri olmayan bir iddia gibi duruyor.

112 görüntülenme
17
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Çağanalp Sarıkaya
Öğrenciyim 19 Şubat

Bir müslüman olarak söylüyorum hadidler güçlü(sahih) olsa bile kesin doğru diyemeyiz. Evet dediğin gibi hata yapmış olabilirler. Ve eğer müslümansan ve Kuran'a inanıyorsan Kuran'da hadislerin korunacağına dair hiçbir bilgi yok. Tabii ki hadisleri kökten yalanlayamazsın ama hadislerin hepsi doğru da diyemezsin.

Gelelim diğer dini kaynaklara. Kuran'ın doğruluğunu sorgulamak için en güvenilir kaynaklar tarihi kaynaklardır. Topkapı sarayındaki "Kutsal Emanetler" bölümü, ya da Birminghamdaki (İngilterede biryer) yüzde 95 ihtimalle 585 ve 645 yılları arasında yazılmış Kuran sayfası ve üstelik Hİcaz Arapçasıyla yazılmış ama İngiltere'de. Ama burda bir şey daha var: o da bunun sadece bir sayfa olması ve Kutsal Emanetler bölümündeki Kuran'ın "İlk Kuran" olması da var. Kuran Hz.Muhammed döneminde kitap haline getirilmedi. Hz. Osman döneminde hafızlar yardımıyla ve sayflar yardımıyla kitap haline getirildi.

Tüm Reklamları Kapat

2
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
0
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Enes Ceylan
Enes Ceylan
54K UP
Araştırmacıyım! 24 Aralık

Hadisler, İslam geleneğinde önemli bir yere sahip olup, Hz. Muhammed'in sözleri, fiilleri ve onaylarını içeren metinlerdir. Bu metinlerin güvenilirliği, zaman içinde tartışma konusu olmuştur. Ancak, hadislerin günümüze ulaşmasında kullanılan metotlar, diğer tarihi kaynaklarla karşılaştırıldığında eşi benzeri olmayan metotlardır.

Hadislerin Değerlendirilmesinde Temel İlkeler Vardır.

Hadisler, diğer tarihi metinlerle karşılaştırıldığında, çok daha güçlü bir kaynak olarak kabul edilebilir. Bunun sebebi aşağıda belirteceğim hususların diğer tarihi kaynaklarda çok az oluşundandır.

Tüm Reklamları Kapat

Her Hadisin Sened Zinciri Vardır: Hadislerin değerlendirilmesinde sened (rivayet zinciri) büyük önem taşır. Sened, hadisin kimden kime aktarıldığını gösteren bir dipnottur. Hadislerdeki sened sistemi, sözlü kültürün yazılı hale getirilmesinde önemli bir rol oynamıştır.

Her Hadis İçin Rivayet Eden İncelenir: Hadis ravileri (hadisi nakleden kişiler) hakkında detaylı bilgiler mevcuttur. Ravilerin kimlikleri, ahlaki durumları, hafızaları, kimden hadis aldıkları ve kime hadis aktardıkları gibi bilgiler, hadislerin güvenilirliğini belirlemede kullanılır. Halen bu bilgiler hadislerin güvenirliğini kontrol için kullanılmaktadır.

Her Hadis Metni Diğer Metinleriyle Kıyaslanır: Hadis metinleri, farklı ravilerden gelen rivayetlerle karşılaştırılır. Metinlerdeki farklılıklar, ravilerin hatalarını veya unutkanlıklarını tespit etmede kullanılır.

Hadis Rivayetlerini Diğer Tarihi Metinlerle Karşılaştıralım:

Tüm Reklamları Kapat

Öklid'in Elemanları: Öklid'in geometrinin temelini oluşturan eseri, milattan önce 300'lü yıllarda yazılmış olup, günümüze ulaşan en eski yazmaları 1200-1300 yıllıktır. Hadis metinleri bu kadar uzun aralıklara sahip değildir.

İncil: İncil metinleri, yazarlarının kimliği ve güvenilirliği açısından hadislerle karşılaştırıldığında daha zayıf bir konumdadır. İncil'in yazarlarının çoğu bilinmemektedir ve siyasi müdahalelerin etkisi altında kaldığı bilinmektedir. Hadislerde ise siyasi erkin müdahalesi söz konusu değildir. Siyasi müdahelenin olmayacağına dair soru sorulursa ayrıca cevaplanabilir.

Platon ve Titus Livius Metinleri: Platon'un en eski yazmaları 1300 yıllık iken, Titus Livius'un bazı metinlerinin yazma aralığı 400-1000 yıldır. Bu metinler güvenilir kabul edilse de hadislerdeki titiz inceleme yöntemi bu metinlerde bulunmaz.

Hadislerin Tamamı Güvenilir Kabul Edilmez, Derecelendirme Yapılmıştır:

Sahi̇h Hadis: Güvenilir raviler (rivayet edenler) tarafından aktarılan, metin ve sened (rivayet zinciri) açısından sağlam hadislerdir.

Zayıf Hadis: Ravi zincirinde kopukluklar olan veya ravilerin güvenilirliğinde şüpheler olan hadislerdir. Ancak, zayıf hadisler bile diğer tarihi kaynaklara göre daha güçlü birer veri kaynağıdır. Çünkü kimin ve kimlerin aktardığından tutun hayatlarına kadar tamamı elimizdedir.

Meşhur ve Mütevatir Hadisler: Meşhur hadisler, birçok kişi tarafından rivayet edilen hadislerken, mütevatir hadisler ise çok sayıda ravi tarafından aktarılan ve yalan üzere birleşmeleri mümkün olmayan topluluklarca aktarılan hadislerdir. Bu tür hadisler, sahih veya zayıf şeklinde değerlendirilmezler.

Mevzu Hadis: Yukarıda zikredilen incelemeler sonucu uydurma olduğu tespit edilen hadislerdir. Halkın veya hadis ilminden habersiz olanların "İşte Müslümanların inandığı şey" diye gösterdiği hadislerin çoğu bu minvaldedir.

Sonuç:

Hadisler, özellikle matbaa öncesi döneme ait tarihi metinlerle karşılaştırıldığında, daha çok titiz bir inceleme sürecinden geçirilmiştir. Sened sistemi, ravi incelemesi ve metin mukayesesi gibi yöntemler, hadislerin güvenilirliğinison derece artırmıştır. Hadisler, İslam toplumunun tarihsel hafızasının ve sözlü kültürünün yazılı bir forma geçirilmesindeki en büyük başarılarından biridir. Son derece titizlikle ve tarihi yazmaların hiçbirinin bu denli incelenmediği hadis metinlerinin güvensiz olduğunu hatta çöp olduğunu iddia etmek, en güvenilir tarihi metinlere çöp demek olacağından, tarihi hiç bir verinin asla güvenilir kabul edilemeyeceğini iddia etmek olacaktır. Bu ise safsatadır.

108 görüntülenme
1
  • Şikayet Et
  • Mantık Hatası
1
  • Paylaş
  • Alıntıla
  • Alıntıları Göster
Daha Fazla Cevap Göster
Cevap Ver
Evrim Ağacı Soru & Cevap Platformu, Türkiye'deki bilimseverler tarafından kolektif ve öz denetime dayalı bir şekilde sürdürülen, özgür bir ortamdır. Evrim Ağacı tarafından yayınlanan makalelerin aksine, bu platforma girilen soru ve cevapların içeriği veya gerçek/doğru olup olmadıkları Evrim Ağacı yönetimi tarafından denetlenmemektedir. Evrim Ağacı, bu platformda yayınlanan cevapları herhangi bir şekilde desteklememekte veya doğruluğunu garanti etmemektedir. Doğru olmadığını düşündüğünüz cevapları, size sunulan denetim araçlarıyla işaretleyebilir, daha doğru olan cevapları kaynaklarıyla girebilir ve oylama araçlarıyla platformun daha güvenilir bir ortama evrimleşmesine katkı sağlayabilirsiniz.
Popüler Yazılar
30 gün
90 gün
1 yıl
Evrim Ağacı'na Destek Ol

Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.

Evrim Ağacı'nı Takip Et!
Aklımdan Geçen
Komünite Seç
Aklımdan Geçen
Fark Ettim ki...
Bugün Öğrendim ki...
İşe Yarar İpucu
Bilim Haberleri
Hikaye Fikri
Video Konu Önerisi
Başlık
Bugün Türkiye'de bilime ve bilim okuryazarlığına neler katacaksın?
Gündem
Bağlantı
Ekle
Soru Sor
Stiller
Kurallar
Komünite Kuralları
Bu komünite, aklınızdan geçen düşünceleri Evrim Ağacı ailesiyle paylaşabilmeniz içindir. Yapacağınız paylaşımlar Evrim Ağacı'nın kurallarına tabidir. Ayrıca bu komünitenin ek kurallarına da uymanız gerekmektedir.
1
Bilim kimliğinizi önceleyin.
Evrim Ağacı bir bilim platformudur. Dolayısıyla aklınızdan geçen her şeyden ziyade, bilim veya yaşamla ilgili olabilecek düşüncelerinizle ilgileniyoruz.
2
Propaganda ve baskı amaçlı kullanmayın.
Herkesin aklından her şey geçebilir; fakat bu platformun amacı, insanların belli ideolojiler için propaganda yapmaları veya başkaları üzerinde baskı kurma amacıyla geliştirilmemiştir. Paylaştığınız fikirlerin değer kattığından emin olun.
3
Gerilim yaratmayın.
Gerilim, tersleme, tahrik, taciz, alay, dedikodu, trollük, vurdumduymazlık, duyarsızlık, ırkçılık, bağnazlık, nefret söylemi, azınlıklara saldırı, fanatizm, holiganlık, sloganlar yasaktır.
4
Değer katın; hassas konulardan ve öznel yoruma açık alanlardan uzak durun.
Bu komünitenin amacı okurlara hayatla ilgili keyifli farkındalıklar yaşatabilmektir. Din, politika, spor, aktüel konular gibi anlık tepkilere neden olabilecek konulardaki tespitlerden kaçının. Ayrıca aklınızdan geçenlerin Türkiye’deki bilim komünitesine değer katması beklenmektedir.
5
Cevap hakkı doğurmayın.
Aklınızdan geçenlerin bu platformda bulunmuyor olabilecek kişilere cevap hakkı doğurmadığından emin olun.

Bize Ulaşın

ve seni takip ediyor

Göster

Şifremi unuttum Üyelik Aktivasyonu

Göster

Şifrenizi mi unuttunuz? Lütfen e-posta adresinizi giriniz. E-posta adresinize şifrenizi sıfırlamak için bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Eğer aktivasyon kodunu almadıysanız lütfen e-posta adresinizi giriniz. Üyeliğinizi aktive etmek için e-posta adresinize bir bağlantı gönderilecektir.

Geri dön

Close