Türk dünyasında uzun zamandır farklı alfabelerin kullanılmasından kaynaklanan iletişim sorunlarını çözmek için yeni bir adım atılıyor. Geniş bir coğrafyaya yayılan Türk halkları arasında kültürel ve dilsel birliği güçlendirmek amacıyla Yeni Ortak Türk Alfabesi projesi gündeme getirildi.
Tarihte Türkler farklı dönemlerde Göktürk, Arap, Kiril ve Latin alfabelerini kullanmışlardı. Özellikle Sovyetler Birliği'nin dağılmasından sonra, bazı Türk cumhuriyetleri Latin alfabesine geçiş yaptı. Ancak, bu geçişler tam bir bütünleşmeyi sağlayamadı. Bugün, Türk Konseyi ve TÜRKSOY gibi uluslararası kuruluşlar, Türk dünyasında ortak bir alfabe kullanarak yazılı iletişimi kolaylaştırmayı hedefliyor.
Yeni alfabe önerisi Latin alfabesi temel alınarak hazırlanıyor. Bunun nedeni, Türkiye başta olmak üzere Azerbaycan, Türkmenistan ve Özbekistan gibi ülkelerde Latin alfabesinin zaten kullanılmakta olması. Yeni alfabe, Türk dillerinin fonetik özelliklerini daha iyi karşılaması ve dijital dünyaya daha kolay entegre edilmesi amacıyla tasarlanıyor. "Ç", "Ş", "Ğ", "Ö" ve "Ü" gibi Türkçeye özgü harflerin de bu alfabenin önemli bir parçası olması bekleniyor.
Yeni Ortak Türk Alfabesi’nin kullanılması, eğitim ve bilgi paylaşımını kolaylaştıracak. Türk halkları arasındaki yazılı iletişimdeki zorluklar ortadan kalkacak, ortak kültürel kimlik güçlenecek ve özellikle eğitim materyalleri açısından büyük bir standardizasyon sağlanacak. Alfabenin dijital dünyaya uygun olması ise dil teknolojilerinin gelişmesine katkıda bulunacak. Sosyal medyadan yazılı kaynaklara kadar Türk dillerinin kullanımı daha yaygın ve etkin hale gelecek.
Ancak, bu projede bazı zorluklar da bulunuyor. Farklı ülkelerdeki mevcut eğitim sistemlerinin yeni alfabe sistemine geçişi kolay olmayacak. Bu sürecin kademeli olarak gerçekleştirilmesi ve dijital araçlarla desteklenmesi planlanıyor. Eğitim kampanyaları ve çevrimiçi öğrenme araçları da bu süreçte önemli bir rol oynayacak.
Yeni Ortak Türk Alfabesi, Türk dünyasında dilsel birliği sağlamak ve gelecekte daha güçlü bir kültürel ortaklık oluşturmak amacıyla atılmış önemli bir adım olarak kabul ediliyor.
Elbette bunu uygulamak kolay olmayacak. Türkçenin farklı lehçelerinde gerek Sovyetler Birliği döneminde Stalinist bir politika ile dayatılan Rusçanın baskın etkisi gerekse ağız yapılarındaki seslerin lengüistik açıdan değişimleri bu alfabenin günümüz Anadolu Türkçesinde kullanılan Latin alfabesine dayalı yazımını olanaklı kılmayacaktır. Bu nedenle alfabeye X, Q, ǝ gibi bizim kullanmadığımız bası harflerin de eklenmesine neden olacaktır. Diğer taraftan Macaristan Türk Devletleri Teşkilatı'nın üyesi olmamakla birlikte gözlemci olarak bu sürece dahil olup Macarcanın da Türkçeden türeme bir dil olduğu ve kültürel olarak tarihe dayanan bir bağları olduğunu iddia etmektedir. Bu durumda Macarcanın da Ortak Türk Alfabesi ile yeniden yazımı için bazı yeni harflerin kullanımı söz konusu olacaktır. Bu durumun yeni klavyelerin tasarlanması, yeniden yazılım arayüzlerinin çevirisi gibi görünen sonuçları olacağı gibi, henüz şu an ön görülemeyen yeni sorunları da doğuracağı düşünülmektedir.