İnsanın doğasında iyilik ve kötülük bir arada bulunur. İnsan düşünebilen ve karar verebilen bir canlı olduğu için sürekli seçimler yapar. Mesela safaride çok aç bir aslana rastlarsanız muhtemelen size saldıracaktır. Ancak aç bir insan için durum kişinin iyi ve kötü bilincine göre değişecektir. Örneğin amazonun balta girmemiş ormalarında hiçbir inancı olmayan kabileler aç olduklarında kendi türlerini yemekte sakınca görmezler. Ancak dinler tarihinde kendi türünü yemek yanlış olarak kabul edilmiştir. Öyleyse doğruyu ve yanlışı belirleyecek bir takım kaidelerin olması toplumsal yaşamı idame ettirmek için elzemdir. İşte tüm sorunların başlangıcı da burasıdır. Doğruyu ve yanlışı kimler belirliyor. İnsan tıpkı maymunlar gibi menfaatçi bir yapıya sahiptir önce kendini düşünür çoğu zaman. Öyleyse insanların koyacağı kurallar veya doğrular zamana ve mekana göre değişebilir. Atıyorum 100 sene önce doğru olan şeylere bugün yanlış diyebiliyoruz. İnsan kendi ahlaki değerlerini kendi yaratabilirmi sorunsalı ortaya çıkıyor. Çünkü bir yerde kural koyucular varsa muhakkak bir üstünlüğü olmalı düşüncesi hakimdir. Dolayısıyla insan kendinden üstün bir varlık tarafından doğruluğuna inandığı fikirlerin peşinden gider ve kabullenir. Aynı zamanda insan çevresini doğayı kainatı sorgular. Daha doğrusu varoluş hakkında sorular sorar ve buna cevaplar arar. Bu sorulara verilen cevaplar aklına yatarsa kişi rahatlar ve bir daha bu soruları sormaz ve hayatına devam eder. Ancak bu sorular kafasına yatmaz ise kişide huzursuzluk oluşur ve sürekli bunları düşünür. Neticesinde intihar oranı yüksek ülkeler sıralamasına baktığımızda ilk sırada %70 i budist olan sri lanka yı görüyoruz. Listenin devamı ise ateist düşünceye sahip insanların çoğunlukta bulunduğu yerlere paralel şekilde devam ediyor. Yani bu insanlar için hayat yaşamak için bir boşluktan ibaret hale geliyor. Başlarına gelen en küçük dramatik olayda yaşamanın artık gereksiz olduğu fikrine kapılıp intihar ediyorlar. İşte diler burada devreye giriyor ve insanları kendi doğruları ve amaçları etrafında bir araya getirip toplumsal yaşamı kolaylaştırıyor ve çözümler sunuyor. Dünyada ki bütün dinler ve inanışlar yardım etmeyi iyilik yapmayı, hırsızlık hile yapmamayı, insanlara, doğaya, hayvanlara zarar vermemeyi teşvik eder. Neticede insanlığa faydalı olduğu kanaatindeyim.