Buna bir düşünce deneyi ile cevap arayalım;
1- Önce olmayan bir kavram üretelim.
2- Bu kavrama bir isim uyduralım : " Hödeviç" olsun.
3- Şimdi bu kavramı tanımlayalım: Hödeviç; Mars ta 3 milyon yıl önce var olduğu düşünülen 8. ve 11. boyutlarda yaşayan perimsi yaratıklar diyelim.
4- Şimdi bu kavramı daha önce hiç duymamış olan bizler için daha önce ne düşündüğümüzü soralım.
Yanıt? : ( ağustos böceği sesi efekti... ) hiç bir fikrimiz yok. hatta düşüncenin tohumu bile yok. Çünkü daha önce hödeviçleri hiç duymamıştık. Var olup olmadıklarını bilme şansımız da yok. Varsalar bizim sadece matematik yoluyla izah edebildiğimiz ama gidemediğimiz boyutlardalar. Yoksalar, olmadıklarını da bilme şansımız yok.
Yani kimsenin görmediği, birinci elden deneyimlemediği bir kavram konusunda tartışmak körler ülkesinde masanın siyah mı beyaz mı olduğu konuşmaktan farklı değil. Bilemediğimiz şeye inanırız ama masanın renginin ne olduğunu bilemediğim ( doğuştan görme özürlü biri için) renk tanımı bile tartışmalı iken bir de bunu başka biri ile ortaklaştırma ya da kendi inanışımın doğru olduğuna ikna etme çabası tamamen havanda su dövme aktivitesidir.