Bu gezegende yaşayan bütün canlılar, yine bu gezegenin şartları altına evrimleşmiştir. Sıcaklık farklılıklarına dayanabilecek, yerçekimine karşı koyabilecek, görece yakın olan yıldızından gelen radyoaktif ışımalardan korunacak, atmosferinde nefes alabilecek şekilde evrimleşmişlerdir. Hiç bir canlı sonradan gelip bu sisteme dahil olmuş değil.
Bu gezegenin şartlarına adapte olamamış canlıların soyları ise tükenmiştir. Bir türün soyunun tükenmesi, tabi ki sadece evrime ve gezegenin şartlarına bağlı değildir ama hayatta kalma piramidinin en tepesindeki öğe, çevreye uyum sağlamaktır. İnsanlar ise, uyum sağlama konusunda, bir çok hayvandan çok daha iyidir. Kısa bir süre içinde gezegenin her yerine yayılmıştır, bu da vücudumuzun bu şartlara çok iyi adapte olduğunun kanıtıdır.
Şartlar yavaş yavaş değişirse, insanlar da değişecek ve yeni şartlara ayak uydurmaya çalışacak, sonrasında bazılarımız başaramayacak ama bazılarımız adapte olacaktır.
Tam tersi başka bir gezegene koloni kurduğumuzda, onlarca nesil sonunda o gezegenin şartlarına da ayak uydurmaya başlayacağız. Hatta çok uzun bir süre sonunda, o gezegende yaşan insanlar ile dünya da yaşayan insanlar arasında dağlar kadar fark olacaktır, hatta birbirimize hiç benzemeyebiliriz de.
Görüldüğü gibi bu gezegen bize yaşamı sunmamış, biz bu gezegenin yaşamına ortak olmuş durumdayız. Onun şartlarına boyun eğmiş durumdayız. Dolayısı ile bu gezegen, vücudumuza zarar veremez. Oysa dünya dışında hangi gezegene gidersek gidelim, şartlarına hemen ayak uyduramayacağımız için, ilk etapta o gezegenin parazitleri konumunda olacağız.