Esasında bu sorunun basit bir cevabı yok, sanılandan çok daha karmaşık ve uzun bir cevabı var. Çeviriyi, çevirmenin elinde şekillenen ve ortaya çıkan bir sanat eseri gibi düşünebilirsiniz. Kabaca söylemek gerekirse çeviri bir sanattır ve onu yaratan kişinin ellerinde şekillenir. Basit gibi görünen bir metnin bile birden fazla farklı çevirisi olabilir, bu çevirilerden her biri başka bir anlam ve etkiye sahiptir. Dilbilim alanında eğitim almış bir çevirmen, eğitimini aldığı çeviri kuram ve yöntemleri ile kendi kişisel yetenek ve inisiyatifiyle çeviri yapar. Böylelikle bir yazı, makine çevirisi gibi sıkıcı bir metin yerine edebi bir eserin akıcılığına ve etkileyiciliğine sahip olur. Fakat bu konuyu sadece sıradan bir klasik edebi eser çevirisi, ilaç prospektüsü çevirisi, kullanım kılavuzu çevirisi olarak düşünmeyin, mesela Aydınlanma Çağı'nı başlatan şey İncil'in uygun bir şekilde yapılan çevirisi sayesinde sadece ruhban sınıfının değil, halk tarafından da anlaşılması ve ilerleyen süreçlerde reform hareketlerinin başlamasıydı.
Yani kısacası, kelime-kelime çeviri yapıldığı düşünülen çeviri süreci, dilbilimci ile dilbilimdeki kuram ve yöntemlerin özenle seçilip kaynak kültürden erek kültüre uygun olarak bir bütün halinde aktarılmasıdır.