Bahsettiğiniz süreç immünolojide "inflamasyon" diye geçer. Bu sürecin 4 ana belirtisini, 1. yy'da Celsus isimli Romalı hekim öne sürmüştür. Bunlar sıcaklık (calor), ağrı (dolor), kızarıklık (rubor) ve şişme (tumor). Günümüzde ise bunların mekanizmalarını açıklayabilecek bilgi birikimine sahip olduk.
Bakteriler ile enfekte olmuş dokulara, o bölgedeki bağışıklık sistemi hücreleri tarafından antijen sunumu gerçekleşir. Kompleman dediğimiz hümoral bağışıklık sistemi aktive olur. Hem bağışıklık sistemi hücrelerinden, hem de bölgedeki dokuların bazılarından çeşitli sinyal molekülleri olan sitokin ve kemokinler salınır. Histamin gibi damar geçirgenliği artıran ajanlar sayesinde damar geçirgenliği artar. Çünkü damardan söz konusu bölgeye daha donanımlı bağışıklık sistemi hücreleri göç edecektir. Damardan dokulara hücreler sızarken, aynı şekilde sıvı geçirgenliği de artar. Bu da şişkinlik ve kızarıklık görünümü verir. IL-1 gibi sıcaklığı artıran sitokinler de salınınca, inflamasyon daha belirginleşir. Bu süreçler sırasında bölgedeki sinir uçları uyarıldığı için normalden daha çok ağrı hissederiz.