Ne yazık ki yetersiz Üniversitelerimiz dünya ortalaması altında lise eğitimi ise üniversiteye hazırlamak şöyle dursun kendi içlerinde bile düzgün bir eğitim sistemi yok dil tarih matematik eğitimi ise ülkemizde sıfır.
Ne yazık ki yetersiz Üniversitelerimiz dünya ortalaması altında lise eğitimi ise üniversiteye hazırlamak şöyle dursun kendi içlerinde bile düzgün bir eğitim sistemi yok dil tarih matematik eğitimi ise ülkemizde sıfır.
O zaman başlayalım;
Bilgisiz ve yetersiz eğitmenler, sürekli değişen saçma sapan sınav sistemleri, ağır ders saatleri, öğrenciyi yeteneklerine göre eğitememe, boş yere açılan bir sürü gereksiz üniversite, işsiz kalan milyonlarca genç, akıl ve bilim yerine cehaleti ve bağnazlığı tercih eden ve kıble belleyen bir nesil…
Daha fazla ne söyleyebilirim?
Maalesef ki eğitim sistemini rezalet ötesi buluyorum, Türkiye de çocuklarının eğitimine düşkün olmayan ailelerden öğrencisini ciddiye almayan öğretmenlere kadar hatta eli arttırıyorum okulu ranta çevirmiş müdürlerden, eğitim baronu oluşturmuş akademisyene kadar inanılmaz kötü bir sistem var. O kadar çok hayatımda yaşadığım örneklerle sizlere bu rezillikleri anlatırım ama hikaye anlatmakla daha çok nefretimi tazeleyeceğim. Emin olun içerikler, müfredatlar, sınavlar 2. plandadır. Öğretmenlik sisteminin baştan düzenlemesini gerektiğini düşünüyorum. Üniversiteler ile liselerin bilimsel çalışmalar yapmadığının hepimiz farkındayız sadece belli bir ünvan ve sınavlar için çalışan gençler. Bunların üstüne zenginin daha avantajlı olduğu bir puan sistemi, ardından şartları sebebiyle eğitimden uzaklaştırılan gençler her şeyiyle berbat bir durumda.
Lise öğrencisi olarak şu zamana kadar deneyimlediklerime dayanarak diyebileceklerimi aktaracağım:
Öncelikle, bana kalırsa, eğitim sisteminin asıl amacı kaliteli ve donanımlı bireyler yetiştirmek olmalıdır. Bu bireyler gelecekte adil, saygılı, kararlı, görüşlerini açıkça ifade edebilen yönetici, bilim insanı, araştırmacı, öğretmen, işçi ve aklınıza gelebilecek her türlü alanda çalışan bireyler olmalıdır.
Tabii, bu alanları (40 hatta belki daha fazla yıllarını harcayacakları düşünülürse) kendi ilgi, yetenek ve isteklerine göre seçmeliler. Bunun için de onlara bu konularda eğitimler verilmeli, kendilerini keşfetmeleri sağlanmalıdır.
Ne yazık ki Türkiye'de bizlere kendimizi keşfetmemizi sağlayacak imkanlar, eğitimler yerine müfredatı oldukça yoğun dersler silsilesi verilmekte ki bu da bizlerin tabiri caizse robot gibi yetiştirilmesine sebep olmakta. Gerek stres ve uykusuzlukla başa çıkmaya çalıştığımız sınav haftaları, gerekse günde sekiz ders görmenin yorgunluğu olsun kendimize ayıracak vaktimizin kalmaması da cabası.
Bunlara ek olarak lise hayatımızın farklı yıllarında gördüğümüz konuların üniversite sınavı olarak bildiğimiz şu anki adıyla YKS'de karşımıza çıkması konusu da var tabii. Sınav hazırlık süreci birçok genç için sıkıntılı geçmekte. O yaştaki gençlerimizin (yani geleceğimizin eğitimcilerinin, sağlıkçılarının, işçilerinin, bilim insanlarının) en az bir yıllarını da olsa bu sınav dönemi ve zorluğuyla geçirmeleri...
Bazı yıllarda TYT matematikte olimpiyat soruları sorulduğu oldu ve örnek veriyorum, dil alanından tercih yapacak bir öğrenciden bu soruları çözmesi beklenmemeli, beklenemez.
Biraz "iç dökme" tarzı bir cevap olmuş olabilir, ancak bir öğrenci olarak bu konuda fikirlerimi belirtmek istedim. Umarım yakın zamanda gençlerin 21. yy. becerilerine göre kendi ilgi alanları doğrultusunda yetiştirilmeleri gerektiği anlaşılır, iyi günler dilerim.
Merhaba,
Öncelikle üniversitelerimiz üzerinden konuşacak olursam çoğu üniversitede verilen eğitimin ortalamanın altında olduğunu düşünüyorum. Fakat devlet üniversitelerinin çoğu insanın kendisini geliştirmesi için birçok olanak sağlıyor. Bu fırsatlara ulaşım maalesef ki biraz zor ve yeterli mi tartışılır. Ama isteyenin birçok alanda kendisini ileri götürebileceğine inanıyorum.
Anaokulundan Üniversiteye kadar...
Biata yönelik rıza yaratma eylemi, kabullenmeye yönelik iç sınır belirleme pratiği ve kafadaki hapishanenin gönüllü inşasının inşaat malzemelerini sağlayan inşaat malzemeleri dükkanı…
Bu dükkanda; gelecek, hazırlama, sağlıklı, birey, dayanışma, bilim, akıl, gelişme, biz vb. yoktur. Yerine; bugün, üstün körü, sermayenin ihtiyaçları, ucuz iş gücü, yarışma, rekabet, körü körüne inanma, biat, yerinde sayma ve iflah olmaz bir “ben” vardır.
Pragmatisttir, günü birliktir ve sermayenin ihtiyaçları dikkate alınarak kurgulanmıştır. Buna en önemli kanıt, bu sisteme göre yetişen nesillerin (toplumun) muhakeme yeteneği, adalet refleksi, birlikte bir işi yapabilme becerisi, bilimi ve aklı ne denli öncelediği, gelecek ile ilgili ne denli ve özgür planlamalar yapabildiği (gelecek kaygısı taşıyıp taşımadığı) ve en önemlisi en yüce değer olan emeğe nasıl yaklaştığıdır.
Bir toplum her hali ile o ülkedeki eğitimin aynasıdır.
Bugün toplumumuzun, evrensel maddi ve manevi tüm ölçeklerde ve özellikle aklın ve bilimin öncülüğünde ne denli yüksek düzeyli katma değer yaratabildiği, bilimde, sanatta, edebiyatta, felsefede vb. ne denli söz sahibi olduğu, demokraside ve demokratik değerlerin yaşamsallığında ne denli iradi ve destekleyici bir pratik içinde yer aldığı, tercihlerini ne denli özgürce yapabildiği ve geleceğe güven ile bakabildiği şaşmaz bir terazidir.
Evrim Ağacı'nın %100 okur destekli bir bilim platformu olduğunu biliyor muydunuz? Evrim Ağacı'nın maddi destekçileri arasına katılarak Türkiye'de bilimin yayılmasına güç katın.
Bilim ile ilgili bir etkinlik mi düzenliyorsunuz? Yoksa bilim insanlarını veya bilimseverleri ilgilendiren bir iş, staj, çalıştay, makale çağrısı vb. bir duyurunuz mu var? Etkinlik & İlan Platformumuzda paylaşın, milyonlarca bilimsevere ulaşsın.
Evrim Ağacı'nın birçok içeriğinin profesyonel ses sanatçıları tarafından seslendirildiğini biliyor muydunuz? Bunların hepsini Podcast Platformumuzda dinleyebilirsiniz. Ayrıca Spotify, iTunes, Google Podcast ve YouTube bağlantılarını da bir arada bulabilirsiniz.