Merhabalar,
Öncelikle sorunuz için teşekkür ederim. "Astral Seyahat" konusuna dair Evrim Ağacı üzerindeki makalemize yönlendiren bağlantıdaki yazıdan daha uzun ve detaylı halini 2019'da çıkarttığımız "Şüphecinin El Kitabı"nda ele almıştık (Bölüm IV, iddia no: 14). Fırsatınız olursa okumanızı tavsiye ederim.
Birincisi, elbette açık fikirli olmalıyız bazı konulara karşın, ancak şu düşünceye de açık davranmamız gerekiyor: "Bazen biz de yanılabiliriz" özeleştirisi. Hayatlarımızda pek çoğumuz anlamlandıramadığımız deneyimler yaşıyoruzdur ve bunlar bizlere o kadar gerçekçi geliyor ki, bir başkasına anlatınca deli muamalesi görmekten çekiniyoruz. Hele bilimle ilgilenen arkadaşlara söz edince de alay konusu olmak istemiyoruz çünkü muhtemelen "Olur mu öyle şey!" türünden bir yanıt alacağımızdan eminizdir. Yaşadığınız deneyim "gerçektir", yani beyninizde olan şey burada inkar edemeyiz. Ancak onunla bağlam kurduğunuz konu (yani Astral Seyahat) burada dikkatli bir incelemeyi gerektirmektedir. Yani, deneyimin kendisini gerçek olsa da, onunla bağdaştırdığınız konunun da gerçek olduğu anlamına gelmemektedir. Mesela kimimiz "Uyku Felci" durumunda (halk arasında Karabasan'ı deneyimleyen insanları düşünün), odada bir tür karanlık varlık hissediyoruzdur ya da "Acaba uzaylılar mı kaçırdı beni?" diye düşünüyoruzdur. Ben de uyku felci geçirdim pek çok kez, çok değişik bir deneyim, ama bu bir karabasının varlığını ya da uzaylıların beni kaçırdığını göstermemektedir.
Diyelim ki inat ettim ve size "Hayır! Odamda karanlık bir varlık vardı! Göğüsümün üzerinde oturdu ve baskısını hissettim!" dedim. Bunu nasıl kanıtlayacağız? Benim size söylediklerim kişisel bir deneyim, bir anekdot olmanın dışında ne gibi kayda geçer bir değeri olacaktır bilimsel anlamda? Belki bu konuda kontrollü bir deney yapabiliriz. Odaya hassas ölçekler koyabiliriz, kamera yerleştirebiliriz, vs. Ama bugüne dek bir karabasan kayıtlara geçirilmedi. Astral Seyahat konusunda da "Beden-Dışı Deneyim" (İng.: Out of Body Experience) aynı deneyi yürütebiliriz, ancak burada seyahat eden bizzat bedeniniz değil, hatta ruhunuz da değil (ruh diye karıştıranlar vardır çünkü), bedeninize bir tür "Gümüş Bağ" ile bağlı olan "Eterik Bedeniniz"dir (bilimsel araştırmalarda bunların varlığı görülmemiştir). Ancak eterik bedenin varlığına inananların bir kısmı reel dünyada seyahat ettiğinize değil, astral tabakalar arasında yolculuk yaptığınızı söylerler. Yani astral seyahat inanırların camiasında bile fikir birliği sağlanmamıştır. Örneğin 1970'lerde Ingo Swann adındaki biri Jüpiter'e gittiğini iddia etmişti astral yoluyla, ve orayı tarif etmişti. Ancak söylediklerinin doğruluk oranı %37'yi dahi geçmemişti. Oysa gidip gerçekten görmüş birinin bundan çok daha yüksek bir başarı oranını elde etmesi gerekirdi.
Şimdi siz de benzer şekilde daha öncesinde hiç görmediğiniz bir evi gördüğünüzü belirttiniz. Peki duvarın renginden, masadaki objeye, lambaların şeklinden pencere dışındaki manzaraya kadar hangi detayları hatırlıyorsunuz? Ingo Swann yüzeyi hakkında çok fazla şey bilinmeyen Jüpiter'i ziyaret ettiğini söylemişti, ancak siz hayatınızda pek çok ev görmüşsünüzdür, bu nedenle tarifleriniz daha spesifik olabilecek düzeyde olmalı. Bir sonraki deneyimizde mesela bunu yapmaya çalışın, kendinize geldiğinizde oturup tek tek hatırladıklarınızı yazın örneğin. Ancak bunu kontrollü bir deney ortamında gerçekleştiremediğimiz için, gerçekten gidip gitmediğinizi de kanıtlayamıyoruz, bunun da bilincinde olmamız gerekiyor. "Hayır, gitmediniz, yok öyle bir şey, astral seyahat meyahat yalandır" demiyorum, ancak burada bedeninizdeki eterik bedenin varlığından, başka bir ülkeye seyahat ettiğinize kadarki şeyleri nasıl kanıtlayabilirsiniz diye üzerinde düşünmeniz gereklidir, aksi taktirde sadece kişisel bir deneyim (İng.: Personal Experience) yaşamanın ötesine geçmeyecektir söyledikleriniz. Kız arkadaşınızın da varlığınızı hissetmesi de burada bir kanıt yerine geçemez maalesef. İnsanlar uzun yıllardır görüşmedikleri bir arkadaşı rüyalarında gördükten sonraki günün sabahında bir mesaj ya da telefon araması görünce bir tür "Ön Görüde" bulunduklarına inanabiliyor. Oysa biz insanlar binlerce rüyayı esgeçiyoruz, bir tanesi tutarlı olunca bunu bir çeşit "kehanet" gibi yorumlayabiliyoruz. Burada söz konusu kız arkadaşınız, yani sıkça iletişim halinde olduğunuz, bir ilişkide bulunduğunuz bir insandan söz etmekteyiz, haliyle sıkça aklınızda onun olması, onun da aklınızda sizin olması gayet doğaldır, tıpkı rastgele anlarda yaşadığımız "kulak çınlaması" gibi adımızın bir başkası tarafından zikredildiğine inanmamız gibi.
Beyin gerçekten çok ilginç bir organdır. Alkolden, uyuşturucudan, hatta uykusuzluktan ve açlıktan/susuzluktan dolayı çeşitli deneyimler yaşattırır bize. Bunları yaşayınca gerçek olanla olmayanı ayırt etmekte güçlük çekeriz, bunu anlıyorum. Ama bilimsel anlamda nasıl kanıtlarız bir şeylerin varlığını? Bunun da üzerinde düşünmeniz gerekiyor. Ben de seneler öncesinde yatağımda dinlenirken birden pencerenin dışında Azrail'i görmüştüm. İnanılmaz derecede gerçekti, uyanık olduğumu düşünüp korkmuştum, ama işin ilginç yanı şuydu: Neden onu pelerinli, başı kapalı, elinde oraklı ve siyah giyimli şeklinde görmüştüm? Neden tanıdık geliyordu? Çünkü beynim onu hep o imajlarla tanımıştı. Tıpkı sizin daha öncesinde binlerce evi görmüş olmanız ve beyninizin bunu parçalar halinde kaydetmiş olması gibi.
Umarım uzun yanıtım şimdilik yeterli olmuştur, ancak araştırmaya devam etmeli, ve belirttiğim gibi fırsatınız olunca da kitabımızı okumanızı tavsiye ederim çünkü orada da bu konunun detaylarına iniyoruz ve ileriki çalışmalarımızda bu konuya benzerlik gösteren ve kimi insanların "Bir ışık gördüm! Doktorları ameliyathanede üzerimde çalıştıklarını izledim! Cennete/Cehenneme gidip geldim!." diyen insanların NDE yani "Near Death Experience" (Tr.: Ölüme Yakın Deneyimler) konusunu da ele alacağız. :)
Kaynaklar
- M.B. Çağrı & B.A. Arsel. (2019). Şüphecinin El Kitabı. ISBN: 978-605-80231-1-6. Yayınevi: Ginko Bilim. sf: 229 - 231.