2008 Finansal Krizi: Dünya Ekonomisi, Ev Kredisi Balonunun Patlamasıyla Nasıl Diz Çöktü?
Amerika'da ev kredisi marketinin çökmesi ile ortaya çıkıp kısa sürede tüm dünyayı saran 2008 ekonomik çöküşünün, bir Amerikan vatandaşına ortalama 70 bin dolara mal olduğu ve küresel ekonomik yükselişte 2 trilyon dolarlık gerilemeye sebep olduğu tahmin ediliyor. Yaklaşık 5 yıllık süreçte 500'den fazla banka iflas etti ve 35 milyondan fazla insan işsiz kaldı.
Dünya tarihindeki ekonomik krizlerle ilgili ilgi çekici bir yan vardır: Her bakış açısı, bir bütünün farklı parçalarını aydınlatır. Bu yüzden ekonomik gerilemelerin veya çöküşlerin, farklı ekonomik düşünce okullarının/ekollerinin perspektiflerinden incelenmesi gerekir. Tek bir ekonomik düşünce ile açıklanmaya çalışılan bir kriz, nadiren tamamen anlaşılabilir ve asla her yönüyle anlatılamaz. Küresel ekonomiyi derinden sarsan 2008 finansal krizini, en azından giriş düzeyinde basit olması açısından, iki ekonomik düşünce okulu ile açıklayabiliriz: Kurumsal Ekonomi ve Neoklasik Ekonomi.
Kurumsal Ekonomi Açısından 2008 Krizi
Kurumsal Ekonomi, bir ekonomide resmi ve resmi olmayan kurumların olduğunu ve bunların toplumu ve piyasaları düzenlediğini savunur. Resmi kurumlar, kurum kelimesinin somut anlamını vererek her türlü kamu ve özel oluşumu açıklayabilir, örneğin üniversiteler, merkez bankaları ve bakanlıklar... Resmi olmayan kurumlar ise bu kelimeye soyut bir perspektif yükleyerek, bir toplumda alışılagelmiş gelenek, kültür ve ahlak kurallarıdır, örneğin hırsızlığın kötü bir olgu olması, yolda gördüğümüz tanıdığımıza selam vermemiz ve yaşlıların elinin öpülmesi gibi... İşte bu kurumların, doğru işledikleri takdirde, spekülatif balonlar ve gerileme ya da çöküşlere karşı ekonomik yapıyı korumasını bekleriz. Ne de olsa bir kriz durumunda, merkez bankasının para politikalarını ve hükümetin mali politikaları doğru uygulaması ve toplumun doğru olarak tanımlanan davranışlardan sıyrılmaması halinde krize karşı adilce savaşıldığı ve ekonominin yakın bir zamanda toparlanacağını varsaymak yanlış olmayacaktır.
Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu ve ev kredisi (İng: "mortgage") atayan bankalar, bu resmi kurumlara örnek olarak gösterilebilirler. Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, ipoteğe dayalı menkul kıymetlere en güvenilirlerine AAA ve en risklilerine DDD olmak üzere puan vermekle yükümlüyken, bankalar ise kredi adaylarını etraflıca araştırıp gelir kaynakları gibi dayanaklar dahilinde ancak ve ancak güvenilir olmaları şartı ile ev kredisi vermekle yükümlüydüler. Sonunda bir finansal kriz çıkmasına dayanarak da söylenebilir ki aslında bu iki kurum da rollerini doğru yapamadılar.
Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, enstrüman puanlandırma yöntemlerinin sorunlu süreçlere dayanması ve müşterilerini kaybetmeme korkusu sebepleriyle neredeyse puanladığı finansal enstrümanı incelemeden AAA, BAA gibi yüksek notlar atadı. Bankalar ise o dönemdeki ABD Başkanı Bush'un, herkesi ev sahibi ederek her vatandaşa "Amerikan rüyası" yaşatma vaadlerinin sebep olduğu "özgürlükçü" politikalarının etkisi ile hiç geliri olmayan hane halklarına dahi ev kredisi verdiler - bunlara eşik altı ipoteği (İng: "subprime mortgage") dendiğini de görebilirsiniz. Sonuçta bu iki resmi kurum da aslına uygun bir şekilde işlemedi ve ekonomiyi koruyacağı yerde bir krize davetiye çıkarmış oldu.
Ancak vurucu darbe, resmi olmayan kurumların da başarısız olması ile geldi. 2008 finansal krizinde, başta Amerika'da olmak üzere tüm dünyada emlak piyasasının asla düşmeyeceği, yani menkul kıymetlerin hep değerleneceği inancı süregelmekteydi. Bunun dayanağı içgüdüseldi, böyle bir düşüş yakın geçmişte hiç yaşanmamıştı - size menkul kıymet değerlerinin her zaman yükselmeyeceğini, aslında emlak piyasasında bir "indirim" yaşanabileceğini söylesek ne düşünürdünüz? Bu inanç yüzünden ekonominin ısındığını öngören yatırımcılar dahi ipoteğe dayalı menkul kıymetlerini elden çıkarmayı düşünmediler - ne de olsa değerleri asla düşmezdi, üstelik komisyon tarafından da yüksek bir puan atanmıştı (!). Hatta işleri açılan yatırım bankaları, komisyon üzerinde baskıcı bir rejim izleyerek bu finansal enstrümanlara atanan puanları yüksek tutmayı dahi başardılar.
Böylece, aşağıdaki grafikte görüldüğü gibi, emlak piyasası yükselişine devam etti; ancak çok az kişi bunun içi boş ve patlamaya hazır bir balon olduğunu anlamıştı. Spekülatif balon patladığında ise ev değerlerinde ani bir düşüş gözlemlendi.
Neoklasik Ekonomi Açısından 2008 Krizi
Neoklasik Ekonomi, ardı arkası gelmeyen varsayımları ile hayalleri süsleyen bir ekonomik habitat resmeder. Bu ekonomik akıma göre insanlar tamamen rasyoneldir, bir karar vermeleri gerektiğinde her türlü seçeneği ve bunların çıktılarını, olasılıklarını ve taşıdıkları riskleri bilerek, her seçeneğin sonucu kafadan hesaplar ve hep en iyi kararı verirler. Elbette gerçekte bunu söylemek mümkün değildir, karmaşık problemlerle karşılaşıldığında bahsedilen bu hesaplamayı kafadan yapmak için ortalama bir bilgisayar performansı, belki çok daha fazlası gerekecektir. Üstelik neoklasik ekonominin çizdiği bu insan figürünün kararını etkileyen baskıcı bir patron veya illegal bir teşvik gibi dış etkenler yoktur; aynı zamanda duyguları da olmamalıdır ki önyargılı ve değişken seçimlerde bulunmasınlar.
Öyleyse bu rasyonel insanların yönettiği kurumlar, ülkeler, ve ekonomiler de her zaman düzgün işleyen bir doğaya sahiptir ve aslında herhangi bir krizin yaşanması öngörülemez, nitekim en küçük bir piyasa sorunu dahi görünmez bir el tarafından yerine konulur gibi çözülmektedir. Bu ekonomi okulunun can damarı, herkes bencil davranarak kendi çıkarları için ne gerekiyorsa yaptığında, toplumsal çıkarların da karşılanacağı ve piyasaların dengeye geleceğini söyleyen bireyselciliktir. Yani emlak piyasasında talep, her zaman arza eşit olmalıdır, olmadığı takdirde emlak değerleri düşerek veya yükselerek bu ikisini eşitleyecek ve piyasa sorunlarını çözecektir. Ne kadar ev kredisi talep ediliyorsa işte tam o kadarı arz edilir ve piyasa dengeye gelir.
Neoklasik ütopyanın dışında gerçekte yaşanan ise, bankaların bu noktadaki kar potansiyelini görerek binlerce ev kredisi vermesi, böylece piyasayı dengeye getirecek olan güvenilir ev kredisi sayısı aşılarak binlerce ektrasının "yaratılması" - yani geliri olmayan hane halklarına dahi kredi verilmesi- oldu. Herkes kendi çıkarını düşündü; ancak toplumsal bir fayda elde edilemedi. İnsanlar rasyonel davranamadı; menkul kıymetlerin değer kaybetmesi olasılığını, taraflı ve önyargılı biçimde, düşük hesapladılar. Böylece spekülatif şekilde tüm yatırımcılar bunların her zaman değerleneceğine inanarak yatırıma devam ettiler ve menkul kıymet piyasası sahte bir tırmanışa devam ederek balon gibi şişti.
Bu balon patladığında ise hala evlerinin kredisini ödemekte olan insanlar, evlerinin değer kaybetmesi ile (ve hatta doğrudan doğruya evlerini yitirmek zorunda kalma gerçeğiyle) yüz yüze geldiler. Nihayetinde artık, bunların piyasada ettiğinden çok daha fazla bir miktarı kredi olarak ödemekteydiler. Bu da zaten eşik altı ipoteği alan çoğu hane halkının ev kredisi borçlarını ödeyemeyecek hale gelmesine sebebiyet verdi.
Aslında maddi destek istememizin nedeni çok basit: Çünkü Evrim Ağacı, bizim tek mesleğimiz, tek gelir kaynağımız. Birçoklarının aksine bizler, sosyal medyada gördüğünüz makale ve videolarımızı hobi olarak, mesleğimizden arta kalan zamanlarda yapmıyoruz. Dolayısıyla bu işi sürdürebilmek için gelir elde etmemiz gerekiyor.
Bunda elbette ki hiçbir sakınca yok; kimin, ne şartlar altında yayın yapmayı seçtiği büyük oranda bir tercih meselesi. Ne var ki biz, eğer ana mesleklerimizi icra edecek olursak (yani kendi mesleğimiz doğrultusunda bir iş sahibi olursak) Evrim Ağacı'na zaman ayıramayacağımızı, ayakta tutamayacağımızı biliyoruz. Çünkü az sonra detaylarını vereceğimiz üzere, Evrim Ağacı sosyal medyada denk geldiğiniz makale ve videolardan çok daha büyük, kapsamlı ve aşırı zaman alan bir bilim platformu projesi. Bu nedenle bizler, meslek olarak Evrim Ağacı'nı seçtik.
Eğer hem Evrim Ağacı'ndan hayatımızı idame ettirecek, mesleklerimizi bırakmayı en azından kısmen meşrulaştıracak ve mantıklı kılacak kadar bir gelir kaynağı elde edemezsek, mecburen Evrim Ağacı'nı bırakıp, kendi mesleklerimize döneceğiz. Ama bunu istemiyoruz ve bu nedenle didiniyoruz.
Ödenemeyen çok yüklü miktardaki kredi borçları sonucunda bankalar batmanın eşiğine geldiler, öyle ki zamanın en güçlü yatırım bankalarından Lehman Brothers, iflas ettiğini açıkladı. Bu bankaların batamayacak kadar büyük olduğuna dair bir genel kabul bulunmaktaydı; bu yüzden yatırımcılar, bu bankalara güvenerek onların müşterisi olmaya ve ipoteğe dayalı menkul kıymetlere yatırım yapmaya devam ettiler.
Oysa ki Neoklasik ekonomi çerçevesinde böyle inanışlar, varsayımlar ile devre dışı bırakılmıştır - nitekim bu akıma göre her kurum, ziyadesiyle düzgün işlemektedir. Bu ekonomik düşüncenin bir diğer kabulü, devlet müdahalesinin ne kadar az olursa o kadar iyi olacağı, ekonominin düzelmesi için fiyatların artarak veya azalarak piyasaları kendi kendine dengeye getirecekleridir. Fakat böyle bir felaketle yüzleşen Amerikan hükümeti, batmakta olan bankaları kurtarmak amacıyla yaklaşık 250 milyar dolar harcamak durumunda kaldı. Bunun sonucunda krizin fişini, vergi ödeyen halka kestiği ile ilgili de oldukça eleştirildi.
Sonuç
Bu sarsıcı krize bugün kuşbakışı baktığımızda, 2004 ile 2006 arasında ev fiyatları dik bir yükselişte iken herkes faydasını maksimize ediyor, bir nevi herkes kazanıyordu - ki bu da bir krizin ufukta göründüğünün habercisi olmalıydı. Elbette Amerika gibi uluslararası ticaretteki büyük bir oyuncunun böyle bir felaket yaşaması ile onun sık ticaret yaptığı ülkeler başta olmak üzere tüm dünya etkilendi. Geride kalan yaklaşık 2 yıllık zorluğun sonucunda ise milyonlarca insan işsiz kaldı, yüzlerce banka iflas etti ve birçok ülke ekonomik küçülme yaşadı.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git- 17
- 11
- 4
- 4
- 3
- 2
- 2
- 1
- 1
- 0
- 0
- 0
- G. Mukunda. The Social And Political Costs Of The Financial Crisis, 10 Years Later. (28 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2020. Alındığı Yer: Harvard Business Review | Arşiv Bağlantısı
- M. P. Lazette. The Crisis, The Fallout, The Change: The Great Recession In Retrospect. (18 Aralık 2017). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2020. Alındığı Yer: Federal Reserve Bank of Cleveland | Arşiv Bağlantısı
- R. Merle. A Guide To The Financial Crisis - 10 Years Later. (10 Eylül 2018). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2020. Alındığı Yer: The Washington Post | Arşiv Bağlantısı
- J. B. Merrill. Unemployment Shut Up Quickly, But Be Careful How You Read That Chart. (26 Mart 2020). Alındığı Tarih: 17 Ekim 2020. Alındığı Yer: Quartz | Arşiv Bağlantısı
- D. Zaidi, et al. The Indisputable Role Of Credit Ratings Agencies In The 2008 Collapse, And Why Nothing Has Changed. (19 Mart 2016). Alındığı Tarih: 5 Şubat 2021. Alındığı Yer: truthout | Arşiv Bağlantısı
- J. Becker, S. Gay Stolberg ve S. Labaton. White House Philosophy Stoked Mortgage Bonfire. (20 Aralık 2008). Alındığı Tarih: 5 Şubat 2021. Alındığı Yer: The New York Times | Arşiv Bağlantısı
- N. Mathiason. Three Weeks That Changed The World. (28 Aralık 2008). Alındığı Tarih: 5 Şubat 2021. Alındığı Yer: The Guardian | Arşiv Bağlantısı
Evrim Ağacı'na her ay sadece 1 kahve ısmarlayarak destek olmak ister misiniz?
Şu iki siteden birini kullanarak şimdi destek olabilirsiniz:
kreosus.com/evrimagaci | patreon.com/evrimagaci
Çıktı Bilgisi: Bu sayfa, Evrim Ağacı yazdırma aracı kullanılarak 21/11/2024 13:59:24 tarihinde oluşturulmuştur. Evrim Ağacı'ndaki içeriklerin tamamı, birden fazla editör tarafından, durmaksızın elden geçirilmekte, güncellenmekte ve geliştirilmektedir. Dolayısıyla bu çıktının alındığı tarihten sonra yapılan güncellemeleri görmek ve bu içeriğin en güncel halini okumak için lütfen şu adrese gidiniz: https://evrimagaci.org/s/9452
İçerik Kullanım İzinleri: Evrim Ağacı'ndaki yazılı içerikler orijinallerine hiçbir şekilde dokunulmadığı müddetçe izin alınmaksızın paylaşılabilir, kopyalanabilir, yapıştırılabilir, çoğaltılabilir, basılabilir, dağıtılabilir, yayılabilir, alıntılanabilir. Ancak bu içeriklerin hiçbiri izin alınmaksızın değiştirilemez ve değiştirilmiş halleri Evrim Ağacı'na aitmiş gibi sunulamaz. Benzer şekilde, içeriklerin hiçbiri, söz konusu içeriğin açıkça belirtilmiş yazarlarından ve Evrim Ağacı'ndan başkasına aitmiş gibi sunulamaz. Bu sayfa izin alınmaksızın düzenlenemez, Evrim Ağacı logosu, yazar/editör bilgileri ve içeriğin diğer kısımları izin alınmaksızın değiştirilemez veya kaldırılamaz.