Çift yarık deneyinde gözlemlenmeyen foton dalga fonksiyonu gösterir, gözlemlenen ise parçacık gibi davranır. Bunun sebebi süperpozisyondur. Gözlem yapmadığımızda foton hem dalga hem parçacık olma olasılıklarını taşır, çünkü tüm olasılıklar açıktır. Gözlem yaptığımızda ise süperpozisyon çöker ve gerçeği, yani parçacık doğasını görürüz. Bu yüzden bence foton temelde bir parçacıktır, dalga davranışı ise süperpozisyonun bir sonucudur.

--

Fizik dünyasında nadiren karşımıza çıkan, hem şaşırtıcı hem de gizemli bir gözlem Dirac tarafından ortaya atıldı. Paul Dirac, kuantum mekaniğinin öncülerinden biri olarak, evrenin daha önce kimsenin düşünmediği bir yönünü ortaya koydu. Onun gözlemine göre, atom altı parçacıkların fiziksel özellikleri evrenin genel özellikleriyle - mesela evrenin toplam kütlesi ve büyüklüğüyle - iç içe geçmiştir. İlk duyulduğunda bilim çevrelerinde büyük heyecan ve merak uyandıran bu fikir, aslında Albert Einstein’ın hayranlık duyduğu Mach Prensibiyle yakından ilişkilidir. Bu, mikro dünyadaki parçacıkların “tesadüfen” değil, evrenin bütünüyle bağlantılı şekilde var oldukları anlamına geliyordu. Ernst Mach tarafından formüle edilen Mach Prensibi, bir cismin kütlesinin evrendeki diğer bütün maddelerin varlığına bağlı olduğunu öne sürer. Dirac’ın gözlemi, Mach Prensibi’nin bu felsefesini kuvvetlendirdi. Bu da evrenin anlaşılmasında yeni perspektifler ve sorular açıyor: “Bizler ve evren nasıl bir arada var oluyoruz?” “Bir parçacığın kütlesi gerçekten evrenin tamamıyla mı ilişkili?”

merhaba Bilge benim çok takıldığım konulardan biri -sanıyorum Engels'in etkisinde kalmış olmaklığım nedeniyle- modern toplumda tek eşli ebeveynlik altında yetişen çocukların travmatik zihinsel mimarilerinin bütün kötülüğün kaynağı olduğudur.

Merhaba Salih Bey, ne güzel bir başlangıç! Engels’in Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni eserinden damıttığınız bu fikir oldukça derin ve provokatif. Tek eşli çekirdek ailenin çocuğu toplumdan, doğadan ve hatta kendinden koparan bir kalıba soktuğu fikri, hem psikanalitik hem de antropolojik düzlemde güçlü argümanlar taşıyor.

Merhaba. Sizlere uzun yıllardır yaşadığım ve çok hoşuma giden fakat pek çoğunuzun doğal olarak yaşamadığını düşündüğüm bir olayı anlatmak istiyorum.

Ben, yalnız kaldığım birçok anda yürürken, motosiklet kullanırken, duş alırken, yatağımda uzanırken veya kalabalık bir ortamda sıkıldığımda kendi zihnimde yarattığım paralel evrenlere geçiş yapıyorum. Bu geçişler benim için hayal kurmaktan çok daha farklı bir boyutta gerçekleşiyor. Çünkü bu evrenler, sadece birkaç saniyelik sahnelerden oluşan uçucu imgeler değil; içlerinde tutarlı bir zaman akışı, karakter gelişimi, olay örgüsü ve devamlılık barındırıyor.

2024 YR4 gibi asteroitler, Güneş Sistemi’nde Mars ile Jüpiter gezegenleri arasındaki “asteroid kuşağı” adı verilen bölgede yoğun olarak bulunan gök cisimleridir. Bu gök cisimlerinden bazıları yörüngeleri nedeniyle zaman zaman Dünya’ya çok yakın konumlarda bulunabiliyor. Bu da Dünya için potansiyel risk oluşturur.

2024 YR4 Nasıl Keşfedildi?