İnsan vücudu çevresel değişimlere karşı oldukça hassas bir homeostatik dengeyle tepki verir. Bu tepki mekanizmalarından biri de hapşırmadır. Hapşırma (sternutatio), burun mukozasının çeşitli uyaranlarla tetiklenmesi sonucu ortaya çıkan refleks bir olaydır. Bu refleks, solunum yolunu potansiyel tehditlerden arındırmak amacıyla ortaya çıkan hızlı ve kuvvetli bir ekspirasyon (nefes verme) ile karakterizedir. Genellikle alerjenlere, enfeksiyöz ajanlara ya da partiküllere karşı gelişen bu refleksin, üşüme ile olan ilişkisi ise daha az çalışılmış ama yine de ilgi çekici bir fenomendir.
Soğuk hava, özellikle burun mukozasında direkt etkiler yaratabilir. Burun mukozası, termal ve mekanik uyaranlara karşı oldukça duyarlıdır. Ani ısı düşüşü, mukozanın kurumasına, kan damarlarında vazokonstriksiyona (damar daralması) ve sinir uçlarında hassasiyet artışına yol açar. Bu durum, özellikle burun ve yüz bölgesine yayılım gösteren trigeminal sinirin (nervus trigeminus) periferik dallarını uyarabilir. Trigeminal sinirin özellikle n. nasociliaris dalı, burun mukozasından gelen duyusal verileri taşır. Bu sinirsel uyarı, medulla oblongata’daki hapşırık merkezine iletilir ve refleks devre tamamlanarak hapşırma gerçekleşir. Dolayısıyla soğuk havanın direkt olarak bu sinirsel mekanizma üzerinden hapşırmayı tetiklemesi mümkündür.
Soğuk Hava, Mukus Üretimi ve Hapşırma
Bir diğer olası mekanizma ise soğuk havanın mukus üretimini artırmasıdır. Vücut, soğuk hava koşullarında burun pasajlarını korumak amacıyla mukus üretimini artırabilir. Bu mukus üretimi, hem patojenlerin dışarı atılmasına katkı sağlar hem de nem dengesini korumaya çalışır. Artan mukus, mekanik olarak sinir uçlarını daha kolay uyarabilir. Bu da hapşırık eşiğini düşürerek, daha sık hapşırma refleksi oluşmasına neden olabilir. Bu süreç, özellikle soğuk algınlığı gibi viral enfeksiyonlarla karıştırılabilir; zira her ikisinde de mukozal irritasyon ön plandadır.
Fotik Hapşırık Refleksi ile Olası Paralellik
Soğuk havada hapşırma olgusunu açıklamak üzere ortaya atılmış daha az yaygın bir hipotez, fotik hapşırık refleksi ile olası paralellik fikridir. Fotik hapşırık refleksi, yoğun ışık uyarısına karşı trigeminal sinirin çapraz uyarılması sonucu hapşırmanın tetiklenmesi durumudur. Aynı prensiple, soğuk hava da trigeminal siniri benzer şekilde uyarabilir. Ancak bu hipotez deneysel olarak yeterince desteklenmemiştir ve daha çok teorik bir düzlemde kalmaktadır.
Bağışıklık Sistemi ve Dolaylı Etki
Soğuk hava, doğrudan patojenleri tetiklemez, ancak bağışıklık sisteminin lokal düzeydeki etkinliğini azaltabilir. Burun mukozasında lokal bağışıklığın azalması, viral ya da bakteriyel ajanların çoğalmasına olanak tanır. Bu da hapşırmanın dolaylı olarak artmasına neden olabilir. Ancak burada hapşırmanın doğrudan üşümeyle değil, soğuk havanın neden olduğu bağışıklık zafiyetiyle ilişkilendirilmesi daha doğrudur. Yani hapşırma, soğuğa bağlı bir enfeksiyonun semptomu olabilir, doğrudan soğuğun kendisinin değil.
Psikojenik Etki Olasılığı
Az sayıda kaynakta ise psikolojik koşullanma ile hapşırma arasındaki ilişkiye değinilir. Özellikle bireylerin soğuk havaya çıktığında hapşırma beklentisi içinde olması, nörolojik düzeyde hapşırma eşiğini düşürebilir. Bu durumun pskojenik hapşırma olarak sınıflandırılması mümkündür, ancak bu alanda yapılmış kontrollü çalışmalar son derece sınırlıdır. Bu nedenle bilimsel dayanağı oldukça zayıftır. [1]
Kaynaklar
- R. Eccles. (2010). Importance Of Placebo Effect In Cough Clinical Trials. Lung. doi: 10.1007/s00408-009-9173-3. | Arşiv Bağlantısı