Tolstoy, 7 Kasım (20 Kasım) 1910 günü İstanbul’a doğru trenle gelirken Bulgaristan’da ölmedi, Rusya’nın Lipetsk bölgesindeki küçük bir kasaba olan Astapovo’daki (sonradan ismi ‘Lev Tolstoy‘a dönüştürülen) Astapovo tren istasyonunda vefat etti. Lev Tolstoy huzur içinde ölümü karşılayacağı bir yer arayışı için evini terk etmesinin ardından yaşadığı yerden olabildiğince uzaklaşmak istemişti.
Tolstoy eşi Sofiya Tolstoy’a yazdığı veda mektubunda gidişinin sebebini şöyle açıklamıştı: (Sofiya Tolstoy’un Güncesi (çev. Muzaffer Kuşuloğlu). İstanbul Düşün Yayınevi. 1985. Sf: 715-716)
“Gidişim sana acı verecek, üzgünüm, bana inan ve başka türlü yapamayacağımı anla. Benim evdeki durumum çekilmezdi ve çekilmez oldu. Öteki nedenlerin yanı sıra, şatafatlı koşullar içinde, eskiden olduğu gibi, yaşamayı sürdüremedim ve benim yaşımdaki ihtiyarların göreneğine uyarak, dünyayı terk edip, yaşantımın son günlerini sessizlik ve yalnızlık içinde geçirmek istedim.”
Sofiya Tolstoy ise eşinin evini terk ediş sebebini günlüğünde şöyle aktarmıştı (Sofiya Tolstoy’un Güncesi. Sf: 715-717):
“9 kasım 26 ve 27 ekimde neler olup bittiğini anlatmayacağım, ama 28 ekim günü sabahın beşinde L.N. doktor Makevitski ile gizlice evimizi terketti. Kaçışının bahanesi de, haber vermeden, geceleyin kağıtlarını karıştırmış olmam. Evet çok kısa birsüre çalışma odasına girdim ama hiçbir şeyine elimi sürmedim. Zaten çalışma masasının üstünde tek bir kağıt yoktu. Bana yazdığına göre, (bu mektup aynı zamanda tüm dünyaya yazılmış oluyor) böyle davranmasının nedeni, bizim şatafatlı yaşantımızdan kaçmak içinmiş, çünkü bir köylü gibi izbe bir kulübede yaşamak istiyormuş.”
Tolstoy’un yaşamının son günlerini İstanbul’da geçirmek üzere yolculuğa çıktığına dair kendisinin, aile fertlerinin ya da “Tolstoy uzmanı” olarak nitelenebilecek isimlerin bir aktarımı bulunmuyor. Tolstoy’un asıl olarak İstanbul’u hedeflediğine dair döneminden güvenilir bir kaynakta bir atfa rastlanamıyor. Tolstoy’u konu edinen biyografik eserlerde ünlü yazarın Rus İmparatorluğunun önce güney illerine, oradan da (Odesa-İstanbul üzerinden) Bulgaristan ya da Sırbistan gibi Slav bölgelerine gitmek istediği belirtilmektedir.
Tolstoy, son yolculuğunda iddia edildiği gibi doğrudan İstanbul’a giden bir trene de binmemişti. 28 Ekim (10 Kasım) 1910 gecesi malikânesini terk etmesinin ardından 28 Ekim günü Optina manastırına, 29 Ekim günü Şamordino manastırına giden Tolstoy, bulunduğu yerin öğrenildiğini haber alınca tekrar yola çıkmıştı. Tolstoy, eşi Sofya Tolstaya’nın takibinden kurtulmak için rota belirlemeye çalışmıştı. 31 Ekim günü yanında doktor Dushan Makovitsky ve kızı Alexandra (Saşa) ile birlikte Rostovna Donu’ya giden bir trene binen Tolstoy, hastalanınca Astapovo’da inmek zorunda kalmıştı. (Rosamund Bartlett (2010). Tolstoy Bir Rus Hayatı (Tolstoy: A Russian Life). Everest Yayınları. İstanbul. Türkçesi: Zafer Avşar. 1. Basım. Mart 2017. Sf: 416).
Aristokrat yaşam tarzını reddedip resmî Hristiyanlık inancını sorgulayan Tolstoy’un İstanbul’a gelip İslamiyet’i yakından tanıma isteğinde olduğu iddiasına mesnet olarak sadece Hz. Muhammed ile ilgili yazdığı kitabın varlığı ileri sürülmektedir. Bu konuya girip kafa dağıtmak istemem esinlikler dilerim.
Kaynaklar
- R. Bartlett. (2017). Tolstoy: Bir Rus Hayatı. ISBN: 9786051851204. Yayınevi: Everest Yayınları.
- M. Kuşuloğlu. (1985). Sofiya Tolstoy'un Güncesi. Yayınevi: Düşün Yayıncılık. sf: 717.