Bu sorunun cevabı " ya Tanrı varsa" olacaktır. Ama yine de açmaya çalışalım. İslam dışındaki semavi dinlerin kutsal kitaplarının yazılma ve günümüze kadar gelme tarihi süreçleri çok uzun olduğu için onları atlayıp doğrudan Hz Muhammed ve Kur'an hakkındaki tarihi gerçekleri yazarak devam edeyim.
Hz Peygamber'in hayatını dikkatlice okuyanlar anlayacaktır ki O, hayatında bir kez olsun yalan söylememiştir[1][1]. Hz Peygamber tam olarak ümmi idi yani okuma yazması olmadığı gibi hayatında kimseden eğitim almaya da fırsatı olmamıştı. Eğer 40 yaşında Peygamberliğini ilan etmeden önce böyle bir durum olsaydı dostundan daha çok olan ve de bilgiye ve imkana sahip düşmanları tarafından mutlaka belgelenirdi. Kimse ona ümmi değildi diyememiştir. Kur'an 23 yıl gibi uzun bir sürede dostlarının ve düşmanlarının yaşadıkları olaylarla bağlantılı olarak parça parça ayet ayet inmiştir. Sahabeler tarafından ezberlenmiş ve kağıtlara not alınmış Hz Peygamber'in vefatından sonra da kitap haline getirilmiştir. Böyle uzun süre içinde başkalarının ezberlemelerine ve yazmalarına muhtaç şekilde çetin mücadeleler, savaşlar ve göçler arasında okuma yazması ve eğitimi olmayan bir insanın kafasından böyle bir kitabı yazması imkansızdır. Kur'an'ın 1400 senedir okunan ve dikkatli inceleyenlerin hiç bir çelişki bulamadığı bir kitap olması ancak Allah tarafından gönderilmesi ile izah edilebilir. Eğer bu kitap birileri tarafında dikte edilseydi düşmanları, özellikle Mekkeliler, Hristiyan ve Musevi düşmanları bunu mutlaka ısrarla günümüze taşırlardı. Hz Peygamber'in etrafında ne böyle birileri bulunmuş ne de hayatında böyle bir imkana sahip olmuştur. Hayatı hep mücadele ile geçen bir insan kendine bilgi dikte edecek birilerini nereden bulacaktır. Artı sahebelerden böyle en ufak bir söz bile ifade eden çıkmamıştır.
Görülmeyen bir Tanrı'dan bir kitap geldiğini söyleyen bir insan alacağı tepkilerden tabi ki çekinecektir. Hz Muhammed de ilk ayetler inip kendisine Paygamberlik geldiğinde bu korkusunu etrafındakilere ifade etmiştir. O da biliyordu ona karşı çıkanların olacağını ve bin bir türlü eziyet ve işkence yapacaklarını, o da biliyordu onu memleketinden çıkacakların, öldürmek için planlar yapacaklarını, o da biliyordu dostundan daha çok düşmanı olacağını, o günün en büyük devletlerini karşısına alacağını, bütün bir Arabistan'ın üzerine yürüyeceğini fakat Allah bir kere emretti mi canını dişine takar ve yoluna devam ederdi. Ya da tersinden düşünelim 40 yaşına gelmiş bir insan sırf dünyalık için ya da devlet yöneticiliği için bu kadar eziyete ve sıkıntıya katlanmayı göze alır mıydı? Ki Mekkelliler onun önüne Peygamberlik davasından vazgeçmesi karşılığında hem para mal mülk adına her şeyi önüne sermişti hem de Mekke'nin yöneticiliğini teklif etmişlerdi ve tabi kabul etmedi. Bu anlattıklarım azıcık İslam tahini okuyanların bilecekleri şeyler olduğu için fazla uzatmak istemiyorum.
Kaynaklar
- byvm.kapadok. Alev Alatlı'nın Derlemesiyle Bizi Biz Yapan Metinler. Alındığı Tarih: 6 Aralık 2022. Alındığı Yer: byvm.kapadokya | Arşiv Bağlantısı