Turgut Özakman "Vahidettin, Mustafa Kemal ve Milli Mücadele" isimli kitabında (Bilgi Yayınevi, Altıncı Basım Şubat 2007, Sayfa 139, 140) şöyle yazmış:
"Yabancı kaynaklardaki her bilginin doğru olduğunu sanmak, Tanzimat döneminden kalma sakat bir alışkanlıktır. Yeri gelmişken, Armstrong ve Gray Wolf adlı kitabı hakkında kısa bir bilgi sunmak istiyorum.
Haron Courtenay Armstrong, Kut-ul’ Ammare’de Türklere esir düşmüş, mütareke yıllarında, istihbaratçı olarak İstanbul’da bulunmuş bir İngiliz yüzbaşısıdır. Yine istihbaratçı olan ve birçok kirli işler çeviren Yüzbaşı Bennet gibi, o da arkasında kötü bir ün bırakarak memleketinden dönmüştür. İlk kitabı, mütareke gözlemlerini ve anılarını anlattığı Turkey in Travail’dir. (John Lane, London, 1925) 1933’te de, ilki ve bizimle ilgili son kitabını yayımlar: “Gray Wolf: Mustafa Kemal.”
Sadi Borak, kitapla ilgili bazı tepkileri derlemiştir. (Armstrong’tan Bozkurt M.Kemal ve İftiralara Cevap) Fransız devlet adamı E.Herriot’nun, Yunan gazetecisi Spiliotoni’nin konuşma ve yazılarının yanında, o tarihteki bazı yabancı gazetelerde çıkan makalelerden de alıntılar yapmış: “Bu kitap, tarihi bir hikâyeyi değil, merak için nitelikte değildir.” (Sunday Times); “Bu kitap gerçek bir hikâyeyi değil, merak için uydurulmuş bir sinema filminin senaryosunu andırıyor.” (The Observer)
Necmettin Sadak, –Sadi Borak’ın yazdığına göre, M.Kemal’in verdiği bilgilere dayanarak– kitaptaki belli başlı yanlışlara işaret eder ve doğruları açıklar. (7 Aralık 1932, Akşam; Borak’ta, bu cevabın tamamı var: s.23-55)
N.Sadak, Çanakkale ve ilgili pek az yanlışı cevaplamaya değer bulmuş ya da savaş ayrıntılarına yer vermek istememiş. Oysa Armstrong’un Çanakkale Savaşı hakkında verdiği bilgiler arasında, birçok doğrunun yanında, pek çok da yanlış var.
Peyami Safa, çevirisinin 1. cildine yazdığı önsözde şöyle diyor: “[Armstrong’un] sokak rivayetlerine değer vermeyerek etmesi, kitabı için kolay tesir ve satış başarılarından başka bir şey aramadığını gösterir. Bu eserde, Atatürk’ün karakterine, hususi hayat ve davranışlarına ait oldukça çirkin, fakat hakikatle alakası il ve tasvirler yok değildir. Bir bakıma kitabı değerlendiren, fakat hakikat aleyhine tehlikeli bir eser haline getiren de budur. Tehlikeli, çünkü bir hakikat lokomotifinin peşine takılan bir sürü yalan ve iftira vagonu da, hakikat istikametinde yol almakta, aynı derecede doğru görünmek şansını kazanmaktadır.” (s.6,161)
Kısacası, tamamını doğru sanıp ciddiye alanı, yanlışlara sürükleyen, tuzaklarla dolu bir kitap. Genel gerçekleri, doğru yansıtıyor, arka plana kendi senaryolarını yerleştiriyor. Yani bir istihbaratçı olarak iyi bildiği gri propaganda tekniğini kullanıyor. Yalanı, gerçekle besliyor!
Peyami Safa şöyle devam ediyor: “İki ciltte tamamlanacak olan olan bu çevirinin sonunda, Armstrong’un delilsiz iddialarını ve yanıldığı birçok noktayı göstermeye çalışacağım. Cevaplarımıza sıra gelinceye kadar, okuyucudan bu kitabı şüpheli bir dikkatle okumasını rica ederim. Sağduyuları kuvvetli olanlar, birçok yalan ve mübalağaları sezeceklerdir.” Yayınevi kapandığından, çevirinin ikinci cildi ve cevaplar yayımlanamadı.
Kitabın yeni ve tam çevirisi Bozkurt adıyla çıktı, Çev. Gül Çağalı Güven, Arba Y., İstanbul, 1996. Çeviren, kitaptaki bazı yanlışları düzeltmeye çalışmış. Ama, kendi açısından haklı olarak, savaşlarla ilgili yanlışları, olduğu gibi bırakmış. Bu tür tartışmalı kitapların, tam bir edition critique olarak basılmasının gerekli olduğuna inanıyorum. Çünkü basılı ve hele yabancı imzalı yalanlar, bizde pek itibar görüyor ve kuşkuya düşülmeksizin bütünüyle benimseniyor.