Burada esas mesele, beynimizin ışığa nasıl tepki verdiğinde saklı. Akşam saatlerinde parlak beyaz ya da mavi ışıklara (telefon, bilgisayar, LED lamba gibi) maruz kaldığımızda, beynimiz hâlâ gündüz olduğunu zannediyor. Çünkü bu tarz ışıklar, beynin “uyku zamanı geldi” demesini sağlayan melatonin hormonunun salgılanmasını baskılıyor.
Ama yumuşak, sarı-turuncu tonlardaki ışıklar beynin bu doğal ritmini bozmuyor. Böylece vücut kendini geceye ve dinlenmeye hazırlıyor. Bu nedenle, yatmadan önce bu tarz ışıklara geçmek uykuya dalma süresini kısaltabiliyor.
“Ama zaten gözümüzü kapatıyoruz, ışık ne kadar etkili olabilir ki?” Bu çok haklı bir soru gibi görünüyor. Ancak olay sadece gözün ışığı görüp görmemesi değil — çünkü o hormonların üretimi ışığa maruz kaldıktan çok sonra bile etkilenebiliyor. Yani ışık, beynin biyolojik saatine etki ediyor. Gözümüzü kapatsak bile, beyin daha önce aldığı ışık sinyallerine göre çalışmaya devam ediyor.