Hapşırma (sternutasyon), vücudun özellikle solunum sistemini korumaya yönelik geliştirdiği hızlı, ani ve istemsiz bir reflekstir ve temel amacı, burun boşluğuna giren potansiyel zararlı partikülleri dışarı atmaktır. Bu refleks, burnun iç kısmında yer alan mekanoreseptör ve kemoreseptörlerin; polen, toz, mikroorganizma, duman, parfüm veya ani sıcaklık-soğukluk değişimlerine verdiği hassas tepkiyle başlar. Bu uyaranlar, özellikle trigeminal sinirin oftalmik dalı üzerinden beyin sapındaki medulla oblongataya ulaşır ve burada bulunan özel bir “hapşırık merkezi”ni aktive eder. Aktivasyon sonrasında organizma çok aşamalı bir kas koordinasyonunu başlatır: diyafram kasılır, göğüs kafesi genişler, gırtlak bölgesindeki glottis kapanarak büyük miktarda havayı kısa süreliğine hapseder. Bu sırada ağız, burun, ses telleri ve yüz kasları dahil olmak üzere 30’dan fazla kas grubu bir arada çalışır. Ardından glottisin ani açılmasıyla, göğüs boşluğunda yaklaşık 1.5–2.6 psi (0.1–0.18 bar) basınca ulaşan hava, patlayıcı şekilde dışarı çıkar. Bu çıkış esnasında hava akımı ortalama 160 ila 320 km/saat (45–90 m/s) hızla hareket eder ve beraberinde ortalama 40.000’e kadar mikrodamla (aerosol) saçar. Bu damlacıklar 0.5 ila 10 mikrometre arasında değişen büyüklüklere sahip olup, içlerinde virüs, bakteri, mukus ve partikül barındırabilir. Göz kapakları bu süreçte istemsiz olarak kapanır; çünkü merkezi sinir sistemi, artan intrakraniyal ve intratorasik basınca karşı optik dokuları korumak amacıyla bu refleksi devreye sokar. Hapşırma sırasında dışarı atılan hava hacmi yaklaşık 1.5 ila 2 litre arasında değişebilir. Tüm bu süreç birkaç saniyeden kısa sürede gerçekleşse de, arkasında son derece hassas bir sinir-kas koordinasyonu, basınç dengesi ve fizyolojik savunma stratejisi yatar. Ayrıca bazı bireylerde genetik olarak ortaya çıkan “fotik hapşırık refleksi” gibi varyasyonlar, yoğun ışık uyarısının da bu refleksi tetikleyebileceğini gösterir. Hapşırığın bastırılması ise kulak zarı yırtılması, sinüs enfeksiyonları ve kafa içi basınç artışı gibi olumsuz sonuçlara yol açabileceğinden önerilmez. Tüm bu bilgiler ışığında, hapşırma yalnızca bir nefes boşalması değil; sinirsel, kas-iskeletsel, respiratuvar ve bağışıklık sistemlerinin eş zamanlı çalıştığı sofistike bir koruma refleksi olarak değerlendirilmelidir.
Adım Adım: Hapşırma Süreci
1. Tetikleyici Algılanır (Burun dedektör gibi!)
Burundaki mukozada bulunan mekanoreseptör ve kemoreseptör hücreler, tahriş edici maddeleri algılar.
Bu, polen, toz, duman, soğan buharı, virüs, hatta ani ışık (fotik hapşırık refleksi) bile olabilir.
2. Sinyal Beyne Gider
Sinyal, trigeminal sinir üzerinden beyin sapındaki hapşırma merkezine (medulla oblongata) gönderilir.
Beyin burada: "Saldırı var! Burnu temizle!" sinyalini işler.
3. Kaslar Hazırlanır
Göğüs kafesi, diyafram, karın kasları, ses telleri ve burun kasları senkronize şekilde çalışmak üzere hazırlanır.
Göz kapakları refleksle kapanır — evet, istemsiz! Çünkü yüksek basınçlı hava, gözleri korumak için refleksle gözleri kapatır.
Hapşırma Anı: Mekanik Detaylar
1. Devasa Hava Girişi:
Derin bir nefes alırsın.
Diyafram kasılır → göğüs boşluğu genişler.
2. Glottis Kapanır:
Hava, ses tellerinin arasındaki açıklık olan glottis kapatılarak birikir.
Bu, içeride muazzam bir basınç oluşturur.
3. Patlama: Glottis açılır!
Glottis ani şekilde açılır → sıkışmış hava ani ve şiddetli bir şekilde dışarı fırlar.
Fiziksel Ölçümler – Sayılarla Hapşırık
Özellik Değer / Aralık
Hava çıkış hızı 160 – 320 km/saat (ortalama: 160–180 km/saat)
Basınç 1.0 – 2.6 psi (yaklaşık 0.07 – 0.18 bar)
Hava hacmi ~2 litreye kadar
Tanecik sayısı 40.000'e kadar mikrodamla çıkabilir
Tanecik boyutu 0.5 – 10 mikrometre arası
Ses seviyesi 90-100 dB’ye kadar çıkabilir
Hapşırıkta Hangi Moleküller Vardır?
Mukus: Burnun astarından gelen, mikropları ve irritanları taşır.
Bakteri & virüs: Enfeksiyon durumundaysa yayılır.
Azot, oksijen, karbondioksit: Solunum havasının temel gazları.
Mikro partiküller: Polen, lif vs.
Neden Gözümüzü Kapatırız?
Basit: Refleks olarak. Basınç çok yüksek olduğu için, gözdeki damarlar etkilenmesin diye sinir sistemi göz kapaklarını anlık kapatır.